29 Aralık 2010 Çarşamba

İYİ Kİ DOĞURDUM SİZİ.....

Meleklerim....
Bugün sizin doğum gününüz.Şimdi 3 yaştasınız.Nasıl geçti bunca zaman.Sanki daha dün gibi.Daha dün gibi karnımdaki halleriniz.Tekmelerinizi bile hissediyorum hala.Nasıl güzel bir duygudur annelik.Sizden önceki hayatımızda sanki hiç yaşamıyorduk.Oysa şimdi öylesine dolu bir hayatımız var ki..Sizinle biz yeniden doğduk ve hayatın güzelliklerini keşfettik.Bize her anın yaşanılası olduğunu öğrettiniz.Hayatın ne kadar anlamlı olduğunu sizinle keşfettik.Hasta olduğunuzda bir hayatın ne kadar değerli olduğunu sizinle öğrendik.Nefes alışverişinizi saymanın ne demek olduğunu ancak bir anne bilir.Daha önce hiç bir şeyin anlamı olmadığını düşünen bir kadın, ancak anne olduktan sonra evladının başucunda evham krizlerine tutulabilir.Ya çocuğuma bir şey olursa düşüncesi sabahlara kadar uykusuz bırakabilir.
29 Aralık 2007 tarihinde hiç beklemediğimiz bir anda hayatımıza katılmaya karar verdiniz.Ve o günden beride yaşamımızın merkezinde siz varsınız.O gün soğuk bir Aralık günüydü.Oysa şimdi yine soğuk ama o gün gibi değil.Hatta bugün yağmur var.Hava kapalı.Kabanımın düğmelerini ilikleyemiyordum bile.Hatta ayakkabılarım bile ayağıma olmuyordu.Sabah kalktığımda bazı belirtiler üzerine hastaneye gittik.Sancım yoktu.Öylesine kolay bir doğum oldu ki.Zaten hamileliğim bile ikiz olmanıza rağmen çok rahat geçmişti.Belkide ben anlamadım yaşadığım zorlukları.Son aylarda sürekli yatmış olmam beni hiç rahatsız etmedi.Yada yürürken çektiğim ağrıları şimdi zor hatırlıyorum.Yada aldığım kiloları.Bunları neredeyse unuttum.Sizin varlığınız yaşanılan o zor günleri unutturdu bana.Siz doğduktan sonra yaşanılan onca zorlukları hiç hatırlamıyorum bile.Sabahlara kadar uykusuz kaldığım geceleri.Sizi emzirirken yaşadığım zorlukları.Siz ağlarken neden ağladığınızı bilemememin ezikliğini.Hepsi geçti hepsi.
Şimdi artık çocuk oldunuz.Herşeyi anlayan ve anlatabilen iki minik çocuk.Zorluklar bitti mi elbette hayır.Bebekken ne zaman büyüyeceksiniz, ne zaman yürüyeceksiniz, ne zaman konuşacaksınız diye sabırsızlanan ben şimdi büyüme hızınıza şaşkınlıkla bakıyorum.Artık herşeyi konuşabiliyorsunuz.Sizinle sohbet etmek büyük keyif.Hatta bazen ne kadar çok konuştuğunuzu düşünüyorum.Sorularınıza cevap vermek bazen işkence.Mantık kurmanıza ise bayılıyorum.Nasıl beceriyorsunuz bunu hala anlayabilmiş değilim.Tek kelimeyle mucizesiniz.
Şu bir yılda öyle yol kattettik ki.Bezi bıraktık, emziği bıraktık, kreşe başaldık.Çekirdek aile olduk.Konuşmamız acaip ilerledi.Kendi kendimize oyun kurmaya başladık.Kavgalarımız da başladı kendi aranızda.Şikayetler, kıskançlıklar, tercihler hepsi bu bir yılda başladı.Hatta öyle bir duruma geldiniz ki kendi giyimlerinizi seçtiğiniz yetmiyormuş gibi benim giyimlerime de karışmaya başladınız.Bazen siz seçiyorsunuz benim ne giyeceğimi.Canınız ne yemek istiyorsa onu söylüyorsunuz artık.Buzdolabını kendiniz açıyorsunuz.İstediğiniz şeyi alıyorsunuz.Wc ye kendiniz gidiyorsunuz.Minik sandalyenizi taşıyıp, lambayı yakıyorsunuz.Ve üstünüzü de kendiniz düzeltiyorsunuz.Hatta tuvalet kağıdını da kendiniz kullanıyorsunuz.Dişlerinizi kendi başınıza fırçalayabiliyor, ağzınızı kendiniz çalkayabiliyorsunuz.Tabi ellerinizi yıkamanız bu durumda çocuk oyuncağı gibi geliyor size.Çoğunlukla mutfakta birlikte vakit geçiriyoruz.Kek, kurabiye v.s.yapıyoruz birlikte.Sofrayı birlikte hazırlıyoruz.Bazen yemek yapıyoruz sizinle.Bulaşıkları bile siz yıkama becerisine sahipsiniz.Çamaşır asabiliyoruz birlikte.Topladığım çamaşırları ise katlamanız en büyük eğlenceniz.Toz almayıda seviyorsunuz.Eve süpürge tutmak da sizin için eğlenceli.Yerleri silmek ise bayıldığınız bir şey.
Hani demişler ya kız olsunda çamurdan olsun.Umarım büyüdüğünüzde de aynı hamaratlığınız devam eder.
Demem o ki iyi ki doğurmuşum sizi.
Babanız baba, bende anne oldum sayenizde.
Bana anneliği yaşattığınız için size nasıl teşekkür etsem azdır.İyi ki varsınız ve iyi ki doğdunuz.
Doğum gününüz kutlu olsun.Hep mutlu ve sağlıklı olun emi.
Bugün kreşte doğumgününüzü kutlayacaksınız.Sabah erkenden pastalarımızı aldık, siz cici cici giyindiniz.Sizi okula bıraktık.Sarıldık, öpüştük.Gözlerinizde o muhteşem ışıltı vardı yine.HAni mutlu olduğunuzda yada yaramazlık yapacağınız zaman olan ışıltı.O ışıltınız hiç sönmesin kuzularım.

24 Aralık 2010 Cuma

BALIKLARIMIZI KORUYALIM.....

Biraz önce sevgili Bernayı okumak için blogunu açtım.Ve bu konuyu gördüm.Hepimiz bu dünyayı seviyoruz bundan eminim.Bu dünyanında bizi sevmesi için elimizden geleni yapmamız gerektiğini düşünüyorum.Bu yüzdende elimden geldiğince doğayla ilgili her konuya destek olmaya çalışıyorum.Bu bizden çok yavrularımız için önemli.Onlara çok daha güzel ve yaşanılası bir dünya bırakmak hiçde zor değil.Lütfen sizde bu kampanyaya destek olun.Ki denizlerimiz eski güzelliğine ve bereketine kavuşsun.
Ben balığımı büyütmeye başladım bile.Ya siz kendi balığınızı büyütmek istemezmisiniz.
işte benim balığım

22 Aralık 2010 Çarşamba

HASTALIKLAR-ŞU BETANIN YAPTIĞINA BAKIN

Yine yazamadım ve ara vermek zorunda kaldım.Ama inanın bu kez suçlu ben değilim.Tek suçlu beta.Tamda 3 yaşa sayılı günler kala hastalıklar gündemdeydi.Bu konuda hiçbir uzmanlığım olmamasına rağmen bir anne olarak yaşadığımız hastalıklardan bahsetmek istiyorum.

Her şey iki hafta önce cumartesi günü başladı.O gün biraz dolaşmak için İzmir'in şirin bir sahil ilçesi olan Urla'ya gittik.Gezdik, mis gibi temiz havayı içimize çektik.Deniz kenarında oturduk çayımızı içtik, kumrumuzu yedik.Hava biraz rüzgarlıydı ama soğuk değildi.Yine de kızları iyi giydirmiştim.Bereleri dahi kafalarındaydı.Akşam eve geldikten bir müddet sonra Karya kuzusunun yanaklarında kızarıklık farkettim.Sanki tokat atılmış gibiydi.”Allah allah” dedim “daha biraz önce hiçbir şeyi yoktu bu çocuğun”.Elimi yanaklarına koydum ateş gibi yanıyor.Derece ile ölçtüm ateş 39.Ateş düşürücü verdim hemen.Tabi kendi kendine söylenmelerde başladı.”Niye gittik ki.Keşke gitmeseydik bak işte üşüdü çocuk hasta ettik” v.s.v.s.Tipik anne versiyonu.Öksürük ve burun akıntısı da başladı akabinde.İlerleyen saatlerde ateş düştü ve bir daha da çıkmadı.O yüzden ertesi gün güle oynaya okula gitti.

Salı günü kızları almak için okula gittik.Karyanın gözleri ve yanakları kıpkırmızıydı.Ve çok halsizdi.O akşam dışarıda yemek yemeye karar verdik.Dışarıda yemek yemeyi çok seven kızım ağzına lokma koymadı.Tesadüfen boynundaki kızarıklıklar dikkatimi çekti.Vücudunu kontrol ettim.Vücudunda da kırmızı benekler vardı minik noktacıklar şeklinde.Hemen evimize çok yakın olan Çocuk Hastanesinin acil servisine gittik.Acil servisteki pratisyen hekim muayene etti ve boğazları kızarık boğazındaki mikrop sebep olmuş olabilir o yüzden birde uzman görsün dedi.Uzmana gösterdik aynı akşam o allerji dedi.Bir iğne yaptırdı,antibiyotik şurup verdi gönderdi bizi evimize.(Damla da da öksürük vardı onuda muayene ettirdik acildeki pratisyene ona boğaz enfeksiyonu olduğunu ve Antibiyotik kullanmamız gerektiğini söyledi.)Eve geldik Karya biraz düzeldi.Sabah kalktığımızda vücudundaki kırmızılıklarda kaybolmuştu neredeyse sadece izleri kalmıştı.O yüzden sabah okula gitti.O akşam kreşten aldığımızda yine gözler ve yanaklar kırmızıydı ama benekler solmuştu.Arabada gelirken çok halsiz olduğunu farkettim.O sürekli konuşan konuşamadığı zaman şarkı söyleyen kızım gitmiş yerine kafasını dizime koyup sürekli uyku halinde olan bir çocuk gelmişti.İş yerini aradım hemen ve ertesi günde dahil olmak üzere iki gün izin aldım.Sonrası zaten haftasonuydu.Sağolsun işyerindeki arkadaşlarım izin işini hallettiler.Aynı akşam sevgili grubumuzun üçüz annesi Dr.esra'yı aradım.Durumu anlattım bu arada kusma da başlamıştı.Esra bana tekrar bir hastaneye götürmemi söyledi.Ertesi sabah tekrar hastaneye gittik.Bu arada ateş yükseldi ve kırmızılıklarda arttı.Neredeyse tüm vücudu sardı.Kasık bölgesi, kollar, bacaklar, eller, ayaklar, kulak arkası, kulaklar ve saç dipleri.Dr muayene etti boğazına baktı ve kızıl olmuş annesi dedi.Ne, nasıl yani, kızılda ne ki, nerden çıktı şimdi bu diye düşünürken gayriihtiyari “ama o ikiz ya kardeşine de bulaşırsa” diye soruvermişim.Dr da “yapacak bir şey yok şu an Ab kullandığı için hafif geçirebilir” dedi.”Ohh” dedim “Allahtan ab kullanıyoruz”.Daha önce ab kullandığımız için hiç bu kadar sevinmemiştim.5 tane penisilin iğne, yanında ab şurup ve daha birkaç tane şurubumuzu alıp evimize geldik.Sonra düşündüm nedir bu kızıl acaba diye.

Açtım neti daldım aleme.Bakın bakalım neymiş bu kızıl.İşte benim öğrendiklerim.

Kızıla neden olan mikrop hani şu bizim Beta dediğimiz A grubu streptokok denilen meşhur mikrop.Hakikaten mikrop ama.Tamamen mimli bir yaratık.Benim kadar Betaya gıcık olan başka biri daha varmıdır bilemiyorum.Hani elime geçirsem bir kaşık suda boğabilirim o derece gıcığım kendisine.Yıllarca bana çektirdi.Onun yüzünden yıllarca penadur yedim.Çektiğim acıyı hala unutamam.Penadur kardeşliği diye bir dernek kurulsa kurulur.O kadar dayanışma gerektiren bir illet.Neyse şimdide o hain beta kızıma musallat oldu.Allahtan tedavisi var.Onunla uğraşabilen tek şey penisilin.Gerçi o bizimle her şekilde uğraşabiliyor ama penisilinde onun canına okuyor.Tedavi edilmezse akut eklem romatizması falanda yapıyor.Hatta daha da ileriye gidip kalp kapakçıklarına kalıcı hasar verebiliyor.Ama dediğim gibi tedavisi olan bir mikrop.Zamanında yapılan tedaviyle Hiçbir sekel bırakmadan iyileşilebiliyor.

Kızıl tedavisine başlandıktan 24 saat sonra belirtiler gerilemeye başlıyor.Ama kesintisiz bir dört gün ateş sürüyor.Kızarıklar ise yaklaşık on günde geçiyor.Bizim bacaklarımızda hala duruyorlar mesela.Bir iki gün içinde çocuk kendini daha iyi hissetmeye başlıyormuş.Hakikaten de 2 gün neredeyse baygın yatan kızım üçüncü gün televizyon izlemeye başladı ve hatta akşam birazda kardeşiyle oyun oynadı.Bu arada kızıl hastalığının en önemli belirtisini de yazayım ki aklımızın bir köşesinde yer etsin.Dil önce beyaz çilek gibi olurmuş.Biz bu kısmı kaçırdık göremedik.Sonrasında ise kırmızı çilek gibi olurmuş.Ve gerçekten Kızımın diline baktığımda kırmızı bir çilek gördüm sanki.Üzeri pütür pütür.Ve bu yüzden de hiçbir şey yiyemedi çocuk.Ne zaman ağzına bir lokma koymak istese geri çıkardı “anne bu bana acı geldi” diyerek.(Resim çekmeyi akıl edemediğimden internetten bulayım dedim.Ama maalesef onuda beceremedim üzgünüm)

Yaklaşık bir haftada birazda olsa düzeldi derken Damla hastalandı.Ateşi 39,5 C ye çıktı.Öksürük ve burun akıntısı ve halsizlik.Sadece kırmızı benekler yoktu.Hah dedim işte şimdi tamam oluyoruz.Ama kızarmadı hiç Damla.Onu hastaneye götürdüğümüzde ona bronşit teşhisi kondu.Ama ben anne kişisi onunda betayla tanıştığını düşünüyorum.Sadece ab kullandığı için daha hafif yani kızarmadan atlatmış olabilir.Damla da üç gün iğne yedi.Yanında ab şurup tabi.Neyseki çabuk toparlandı o.Karya on günde resmen yıkıldı.Zayıfladı, bir kaşık kaldı ama çok şükür iyileşti.

Çocuklar hastalandığı zaman anne olmak daha da zormuş.Hele ikisinin aynı anda hasta olması gibisi yok.İkisinin de ateşlendiği zamanlar, ikisininde anneye ihtiyacı olduğu zamanlar.Anne nereye bölüneceğini ne yapacağını şaşırıyor.Bir gün birisini, ertesi gün diğerini yanımda yatırdım.Sabaha kadar ateş kontrolü, kusma halinde acil müdahale durumu.Ama öyle bir durum oldu ki şimdi ikiside benimle yatmaya alıştı.Dün gece onları teker teker yataklarına götürmeye kalkıştım ikiside itiraz etti.Sonra ben mutfağa su almaya gittim, gecenin bir yarısı içeriden bağırışlar başladı.Bense gülme krizinde.İtişiyorlar kakışıyorlar, git buydannnn, hayıyyyy sen git buydannn.

Yaaaaa kaççççç, anneeeeeeeeee bakkkk damma kaymıyooo, anneeee kayya gitmiyoooooooooo...

yaaaaaaa gittttt uyucammmmm mennnnn....hayıyyyyy sen git men uyucammm,,, kayyyyy biyaz....

Her şeye rağmen çok şükür diyorum iki güzel ve sağlıklı meleğim olduğu için.

Sağlık gibisi yok.Lütfen kıymetini bilelim.

25 Kasım 2010 Perşembe

İYİ BİR GECE UYKUSU İÇİN.....










Bu uyku meselesi hakkında uzun zamandır yazmak istiyordum.Ama bir türlü fırsat bulamadım.Bazı bebelerin de uyku problemi olduğunu duydukça acaip üzülüyordum.Dedim bu işe bir el atmam lazım.Nacizane önerilerim olacak bu konuda.

Şimdi yeni doğmuş bebekler genellikle günün büyük bir bölümünü uyuyarak geçirirler. Beklersiniz uyansalarda bir gözlerini görsem ya da kucağıma alsam diye.Ama uyanmazlar çünkü büyümeleri için uyumaları gerekir.Yeni doğmuş bebekler yaklaşık 16,5 saat uyur-muş.Bu işin bilimsel tarafı.Kızlar 29 aralık 2007 cumartesi günü öğlen saat 12,26 (Damla) 12,27 (Karya) de doğdular.O gün sürekli uyumaları gerekiyordu değil mi?Ama yukarıdaki fotolarda da görüldüğü gibi benim kuzuların gözleri cin gibiydi vallahi.Uyku falan yoktu bir ara.Karya geceyi uyuyarak geçirdi.Damla ise sabaha kadar ağladı.İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur demiş büyükler varmış bir bildikleri.Ertesi gün eve geldik de başladılar sürekli uyumaya.Eve gelenler ne zaman uyanacak bunlar azcık gül cemallerini görelim de gidelim diye söyleniyorlardı.Bizim durumumuz biraz değişik olduğu için ikiz bebelerden dolayı uyku sorunsalımızda değişikti.Yani onlar açısından sorun yoktu benim açımdan sorun vardı.İki bebeği emzir, emzir emzir.Bakıyordum günlerim ve saatlerim sadece emzirmekle geçiyor.Ama öyle böyle değil.Kendimi çoğu zaman inek gibi hissediyordum.Onlar sürekli uyuyor ama bu çocukların emmesi lazım.İki saatte bir emmeleri gerekiyor.Normalde hep öyle denir ya.Şimdi bir hesap yapalım.Bir bebek iki saatte bir emecek.bebeğin emme süresi yaklaşık ( drlar kesinlikle 20 dak.dan fazla emzirmeyin derler) yarım saat kabul etsek.Ardından alt temizliği yapılacak.Ona da 15 dak.diyelim.Bu bizim için emzirme yarım saat+yarım saat=bir saat.Alt temizliği içinde 15+15=30 dak.Yani bir buçuk saat.Kaldımı bana yarım saat.Eee yat uyumaya çalış dal zaten geçiyomu bir yarım saat daha.Peki ben niye yatıyorum o zaman.Uyumadan kalk döngüye devam et.

Konuyu saptırmıyayım ben en iyisi sadede geleyim.Bir bebeğin-çocuğun iyi bir uyku alışkanlığı kazanması için gerekli olan şey ona uykuyu öğretmektir.Hamileyken okuduğum kitaplardan öğrendiğim şey şu.Kesinlikle bebeğe emzirtecek ya da alt temizliği yaptıracağınız zaman uykusunu bozacak şeyler yapmayın.Biz bunun için şöyle yaptık.Uzun bir süre zaten salonda yaşadık.Orada yattık kalktık ve oturduk.Salon ampullerinden birini gece lambası olarak değiştirdik.Yatacağımız zaman gece lambamızı yaktık.Gece kızlar uyandığında ya da emzirmem gerektiğinde ya da alt temizliği yapmam gerektiğinde ekstra hiç lamba yakmadık.Hep gece lambasıyla hallettik işimizi.Ve hiç konuşmadık.Bunun için azami özen gösterdim ben.Annem ve kayınvalidem arada kendilerini kaptırıp agu gugu yaptıkları zaman ikaz ettim.Aman dedim ses yok.Sakın konuşmayın.Ve böyle böyle kızlar gece uyumanın ne demek olduğunu öğrendiler.Biz gece uykusu konusunda hiç problem yaşamadık.Yani gecenin bir yarısı kalkıp oturup oyunlar oynamadık.Elbette uyandık bizde.Ama uyanınca ya suyumuzu içtik uyuduk Ya da emdik uyuduk.Kızların sık sık uyanmalarının nedeni benim hatam oldu.Biraz büyüdükten sonra yani yaklaşık 6-8 ay civarlarında ben artık uykusuzluğa dayanamadığım bir zamanda kendi yatağımda emzirmeye başladım.Hem onlar uyusun hem ben diyerek.O dönem çok rahat ettim.Uyuyabiliyordum artık.Ama bu durum kızların bana alışmasına ve sürekli benimle uyumak istemelerine neden oldu.Ben memnundum gerçi.Onlara sarılıp uyumaktan.Ama hala bu sorunumuz devam etmekte.Biz hala üçümüz birlikte yatıyoruz.Onlar uyuduktan sonra ben yataklarına götürüyorum.Ama gecenin bir yarısı yine uyanıyorlar ve benim yanıma geliyorlar.Benim yanımda yattıkları sürece sorun yok.Ama uyanıpda yanlarında beni göremeyince hopppp ya benim yanıma kendileri geliyor Ya da beni uyandırıp “anneeeee ben senin yanına” diyerek yanıma aldırtıyorlar kendilerini.Ve çoğu zamanda üçümüz uyumaya devam ediyoruz.Dün Karyayla yatarken ona http://gununcorbasi.blogspot.com/ da sevgili Yelizin Arcaya uyguladığı taktiği uygulayayım dedim.Tabi bizde Hülya ve Tuna yok ama Ecem var Yaren var, Yağmur var.Onlardan örnek verdim.Dinledi dinledi benim kuzu sonra bana ne dese beğenirsiniz.”Ama anne onlar büyük, ben daha küççük”.Peki madem dedim büyüyünce tekrar konuşuruz.Ve sarıldık yine birbirimize, sonra Damla da geldi üçümüz bir arada yattık uyuduk.

24 Kasım 2010 Çarşamba

DAMLA'DAN KARELER VE ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUZ.



Yukarıdaki fotolar tamamen Damla'mın çekimi.O kadar foto çekmeye meraklı ki.Ben çekim yapmaya kalkınca makineyi hemen elimden alıyor ve o başlıyor çekmeye.Tabi bize de poz vermek kalıyor.Damla çekmeyi Karya da poz vermeyi acaip seviyor.
Neyse efendim biz gelelim günlük yaşantımıza.Kızların dilleri iyice açıldı.Artık bize laf yetiştirmeye bile başladılar.Baya baya cümle kuruyorlar artık.Şaşkınlık belirtileri dahi var.Örneğin bir şey gördüğünde Karya:
"Bu ne beeee" diye kaba bir cümle kurmayı bile öğrendi.Bunun yanında en hoşuma giden ve beni bitiren cümleyi Damla kuruyor.Bir şey istediğimde Damla'mın verdiği cevap şu oluyor:
"Tamam annecim"
Bitiyorum, yüreğim eriyor resmen.O öyle söylediğinde ne kızgınlık kalıyor bende, ne istek.Her defasında alıp içime sokuyorum resmen.Tabi onlarında bu durum hoşuna gidiyor ki ikisi başlıyor bu kez defalarca "tamam annecim" demeye.Dün akşam kreşten aldık eve geliyoruz.Arabaya biner binmez Karya dedi ki:
"anne canan öğretmen dedi ki yarın elbise giyin gelin" inanamadım.Bir kez daha sordum doğrumu duydum diye.aynı şeyi söyledi yine.Kendi kendime dedim ki bu kız beni şimdiden yemeğe mi başladı acaba.Çünkü elbise giymeyi çok seviyor ve kılıfına mı uydurdu olayı.Damla'ya sordum o da tasdikledi.Peki dedim.Sabah giymeleri için elbiselerini akşamdan hazırladım.Yattık uyuduk.Sabah kalkar kalkmaz Karya "anne elbise" diye uyandı.Giydirdim.Çıktık evden.Okula vardık.Canan Öğretmen karşıladı bizi kapıda.Ona dedim siz böyle söylemişsiniz diye elbise giyindik diye."Evet" dedi "ben söyledim bugün öğretmenler günü diye şiir okuyacak kızlar" dedi.Nasıl yani dedim.Bize bayram tatilinde öğrenelim diye bir kağıt vermişlerdi içinde hem şiir hem şarkı vardı.Tatilin bitmesine bir kaç gün kala başladık çalışmaya ama kızlar şiiri sevmediler sadece şarkıyı öğrendik.Ne zaman şiiri öğretmeye kalksam hayır biz şarkı söyliyeceğiz dediler.Bende zorlamadım bu nedenle.Öğretmenimiz şiir okuyacaklar deyince "ama onlar şiiri ezberlemediler ki" dedim. O da "yoo onlar biliyor merak etmeyin" dedi öğretmenimiz.Şu an gök gürlemeye başladı ve yağmur da tabi ki.Neyse bugün öğretmenler günü ya hediyemizi de aldık.Kızlar çok heyecanlıydı hediye verecekleri için.Ne yaptılar çok merak ediyorum.Videoya çekecekmisiniz diye sordum ama sanırım çekilmeyecek.Sadece foto olurmuş öyle dediler.Bakalım yarına detay olursa yazarım yine.
Bu vesileyle tüm öğretmenlerimizin gününü kutluyorum.Halamızın ve eniştemizin özelikle.
Aylardır ilkokul öğretmenim aklımda.Onu bulmaya çalışıyorum.Kendisi Topaltı ilkokulunda öğretmenimdi.Sonra Halit Bey İlkokulundan emekli olmuş.Ama ne adresi var nede nerede olduğunu bilen.Adı Mukadder AKKAR..Belki beni okuyan ve onu tanıyan birileri çıkar.Ne kadar mutlu olurum o zaman.

22 Kasım 2010 Pazartesi

BAYRAM SONRASI



Bu bayram evdeydik.Hiç bir yere çıkamadık.Annem bizde olduğu için herkes bize geldi bayramlaşmaya.Çok yorucu ama bir o kadar da güzeldi.Kızların bayram sabahından fotosu bunlar.Herkesin geçmiş bayramını bu vesileyle kutluyorum.Tatil dönüşü henüz adapte olamadım.Bir kaç güne ancak kendime gelirim herhalde.

10 Kasım 2010 Çarşamba

BUGÜN BİZ.....VE YENİ KİTAPLARIMIZ...



Bugün canım M.nin yani namı diğer babişin doğumgünü.Sabah kalktık Karyanın keçileri her zamanki gibi üzerindeydi.Mızırdanmalar sürekli kucak istemeler falan.Bir ara kulağına eğildim ve "bugün babanın doğumgünü.Şimdi git iyiki doğdun de ve yanaklarından öp tamam mı?"Hemen keçileri gitti kuzumun ve koşarak babasının yanına gitti.Öptü yanaklarından kucağına atladı ve "iyi ki doğdun" dedi.Sonra Damlanın kulağına da fısıldadım.O da "iyi ki doğdun" dedi ama henüz yataktan çıkmadığı için başka bir faaliyette bulunmadı.Bugün babanemiz Kıbrıstan geliyor.Kociş üç gündür raporlu ve evde.Çünkü hasta.Ama bugün daha iyi.Doğum günü için kızların adına da hediye aldım.Akşamı sabırsızlıkla bekliyorum.Bakalım nasıl verecekler babalarının hediyelerini.
Kızlar bu aralar annişşş, babişş, karyuşşş ve damluşşş diye hitap ediyorlar.Özelikle Damla..
Öyle güzel annişş diyor ki..Allah'ım sana ne kadar şükretsem azdır.Bu kadar güzel, akıllı ve tatlı dilli iki kız çocuğunu bana verdiğin için.Pazartesi M.rapor aldı ve eve gitti.Akşam da gelip beni alacak buradan da kreşe gidip kızları alacaktık öyle konuşmuştuk.İş çıkışında M.geldi beni almaya arabaya binmek üzereyken kızları gördüm içeride.Önce kızları almış ve öyle beni almaya gelmişler.Nasıl şaşırdım, nasıl mutlu oldum anlatamam.Kızlarım artık beni işten almaya geliyorlar.Hakikaten çok büyük bir mutluluk.Ve acaip özlemiş oluyorum onları nedense.
Neyse lafı uzatmıyayım daha fazla.Ve Aşkımın, hayat arkadaşımın doğumgününü bir kezde burdan kutlayayım.
Canım benim.İyi ki doğmuşsun.Ve iyi ki seninle evlenmişim.Nice yıllara.Kızlarım senin gibi bir babaları olduğu için çok şanslılar.

Bugün NT'de dolaşırken yukarıdaki iki minik kitabı gördüm.Ve almadan edemedim.Birisi özgüvenle alakalı.Tamda Damlaya uyabilir diye düşündüm.Kızım kreşe başlayana kadar çok utangaçtı çünkü.Şimdi ise biraz daha rahat.Diğer kitap ise düzenli olmayla alakalı.Evde düzene ihtiyacım var.Henüz oyuncaklarını yada dağıttıkları şeyleri toplamıyorlar.Belki işe yarar bu kitapta evimiz eve benze artık.Hani derler ya evimi b.. götürüyor işte o durumdayız biz ne acı.

Kızların şarkıları söylerken ki videolarını kaydettim.Uygun bir zamanda bilgisayara aktaracağım inşallah.

Sabah 9,05 de sirenler çalmaya başlayınca her yıl olduğu gibi yine çok duygulandım.Ve düşündüm acaba onu unutamadığımızı biliyormu?Görüyormu bizi, duyuyormu?Her şeye rağmen seni unutmayacağız diyorum ve seni minnetle anıyorum ATAM...

4 Kasım 2010 Perşembe

BİR KÜÇÜCÜK NOT.....

Buuu anneeee ööödekkkkk(sağ elin baş parmağı sallanır)
buuu babaaa öödekkkk(sol elin başparmağı sallanır)
bunnada yavyulayıııııı(diğer bütün parmaklar sallanır)
derede yüzoladıııı(parmaklarla yüzülür gibi yapılır)
bi balık deldiii hammmm...(bi şekilde ham yapılır işte)

Bizim bu aralar favori şarkımız bu..Bayılıyoruz buna.Hatta anlattımmı bilmiyorum 28 Ekim yarım gündü ya hani.Bizde işe gelmiştik.Eve dönerken askerlerin prova yapmak için Konağa geldiklerini gördük.Araçlarının yanında bir kaç asker vardı.Benim kuzular da askerleri çok sevdikleri için (askeriyenin önünden her geçişimizde anne askerrrr diye bağırıyorlar ve göremedikleri zaman deliriyorlar) tuttum ellerinden gittik askerlerin yanına.
Ben-asker abileri kızlarıma bir merhaba dermisiniz.Askerleri çok seviyorlar çünkü.
Asker-Merhaba güzel kızlar.Siz ne kadar şekersiniz.(Bu arada onların göz hizasına eğilir)
Nasılsınız? Adınız ne?
Karya-Buuuu anneeee öödekkkkk.....
diye başladı asker abisine şarkı söylemeye.Abi bayıldı tabi bu duruma.Karşılıklı el salladılar ve ayrıldık ordan.Bu aralar Karya kimi görse hemen başlıyor bu şarkıya..Yeni şarkılarımızda var ama öğreneyim onlarıda yazacağım..

1 Kasım 2010 Pazartesi

GİZEMİN MAKİNESİNDEN FOTOLAR

Dün akşam Hilal Ablamlara gittik.Kızlar aşklarını çok özlemişlerdi.Zaten köyden de halam gelmişti.Hem halamı görelim hem Hilal Ablamı görelim diye onlara gittik.Kızları kreşten aldık ve dedik ki size bir sürprizimiz var.Bir yere gideceğiz.Hilal Ablayı görene kadar da söylemedik sürprizimizi.Hilal Ablamı ve Gizemi gördüklerinde görmeliydiniz hallerini.Nasıl sevindiler nasıl mutlu oldular.Çok özlemişler Teyzelerini.Akşam Gizemin laptopuna bakarken gördüm fotoları ve Gizem sağolsun yükledi hemen.Bende anı kalmasını istediğim için hepsini bloga ekliyorum.Çokkk eski günlere ait fotolarda var.






Bu foto çok komik.Hediye paketi kağıdını Karyaya tutturmuşlar.Ama yakışmış dimi.
Aşkısının kuzusu.En sevdiği şeydi.
Hepsi boyanmış.Tiplere bak...
Kuzummm nasılda güzel yiyor...Yarasın kuzum sana...
Şirinem benim...
Market güzelleri...
Gizem ve iki minik maymun..




Karya ve kuzenimin oğlu Ordahan..
Hepsi melek gibi değil mi?
Şu güzelliğe bakın ya....Gizem inşallah şansında yüzün kadar güzel olur.Senin için yazmak istediğim o kadar şey var ki.Her şeyden önce seni ne kadar çok sevdiğimi bilmeni istiyorum.Sen ve Sultan elimde büyüdünüz.Şimdi ikinizinde genç kız olduğunu görüyor ve sizinle gurur duyuyorum.Senin için en çok istediğim şey kendine uygun insanlarla birlikte olman.Sana yakışır ve seni taşıyabilecek insanlarla.Sen her şeyin en iyisine layıksın inan bana.Benim için çok ama çok değerlisin.
Karya ve Ordahan yine.

Cicular ve benim meleğim..
Bu da benim diğer sevdiğim yaratık.Sultan ve KArya.Sultan da benim için çok değerlidir.Çok sevdiğim insanlar arasındadır.O şimdi büyüdü ve nişanlandı.İnsan kızını evlendirirken ağlar ya hani.Ben de Sultanı nişanlarken öyle ağladım işte.Çok duygulandım çünkü.Demiştim ya Gizem ve Sultan elimde büyüdü.Az bakmadım onlara evde.
Ve biz....
Çok güzelsiniz...
Aşkımmmm.....

Geçen yıl anneler gününde hilal ablamızın anneler gününü kutluyor Karya..

offff poza bakın hele....

Kuzum memesinden ayrılalı ne kadar zaman oldu.Unuttu..Ben bile yadırgıyorum şimdi onu emzikle görünce.

YAŞASIN 3 GÜN TATİLDİ.....

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle 3,5 gün tatil yaptık.Kızlar bayıldı bu tatile.Çarşamba akşamı kreşten aldık ve dedik ki "bakın yarın sabah okula değil işe gidelim, ondan sonrada 3 gün tatil tamammı" kızlar bu seçime bayıldı.Perşembe sabahtan işe geldik.Ama gelirken acaip bir yağmur vardı.Islandık ama olsun güzeldi.İş yerinde zaten kuzular hiç yaramazlık yapmıyor.Buradaki arkadaşlarda sağolsun ilgileniyorlar.Hele bir Aytül takıntımız var ki.M. diyor ki Aytüle "kesin sen büyü yaptın kızlara, neden seni bu kadar seviyorlar".Aytül Yusuf'un annesi.Aynı iş yerinde çalışıyoruz onunla.Hatta masamız karşılıklı.Aytül kızları gerçekten çok seviyor ve çok ilgileniyor onlarla.O yüzden işe gidelim mi diye sorunca kızların ilk söylediği şey şu oluyor."anne aytül".Derya da kızlara yazı tahtası almıştı işe geldiğimizde hediye etti onlara tabi kızlar buna da çok sevindiler.Ellerinden düşürmediler yazı tahtalarını.Perşembe günü yarım gün olduğu için öğlen çıktık.Eve gitmeden yemek yedik bir yerlerde.Sonra teyzeme gittik.Orada kızlar uyudu.Bir süre oturduk sonra kalktık abimlere gittik.Yani kızların deyimiyle dedeye ve ebeye.Hülya ablam (yengem) ameliyat olmuştu annemden hemen sonra ona geçmiş olsun dedik.Orada da bir süre oturduktan sonra kalktık ve kızların arkadaşı ecem'lere gittik.Yani Cem ve Fatma ikilisine.Fatma'larla eski evimizde komşuyduk.Halada görüşüyoruz.Ecem ve kızlarda iyi anlaşıyorlar, oynuyorlar.Gece yarısına doğru evimize geldik.Ertesi gün geç kalktık.Evde biraz oyalandık ve M.nin kuzeni HAtice nin doğumgününü erkenden kutlamaya karar verdik. Pastamızı aldık ve onlara gittik.Biraz oturduk sonra kalktık, annem dayımdaydı annemi görmeye gittik.Akşam da komşumuzun kızının nişanı olduğu için erken kalkıp nişana geldik.Biraz da nişanda oturduk ve eve çıktık.Evde biraz daha oturup kızlara bir şeyler yedirdik ve yatırdık.Ertesi gün diğer dayıma gittik.Teyzem bizim siteye taşınacak Ankaradan geliyor.Evin tadilatları için gelmişti.O akşam Ankaraya taşınmak için geri dönecekti.Onu görmeye gittik işte dayımlara.Biraz orada oturduk ve işyerinden bir arkadaşımıza güle güle oturuna gittik.Evimize geldik kızları yatırdım yine.Bense onlara süeter örmeye çalışan bir anne olarak aldım elime örgümü biraz ördüm.Pazar günü için hiç plan yapmadık.gezmekten yorulurmu insan yorulduk tabi.Evde yıkanan çamaşırların ütülenmesi gerektiği için bir sürü ütü yaptım.Kızları uyuttum bende uyudum onlarla.Cumartesi günü iyi uyuduk ama.Saat 13,30 da yattık 14,00 gibi uyuduk.Uyandığımızda 17,50 ydi saat.İyi dinlenmişiz.Uyku çok iyi geldi.Haftasonları kızları uyutunca bende onlarla birlikte uyuyorum ve çok iyi geliyor bana.Bu sabah zor kalktılar ama.Yine uyanamadılar.Sabah uykusunu çok seviyorlar tıpkı benim gibi.ama kuzular erken kalkmak zorunda.Neyse işte şimdi okuldalar.Ama hala burunları akıyor.Hiç iyileşemediler. Havalarda o kadar enteresan ki.Yine pastırma sıcakları geliyormuş.İnsan nasıl giyineceğini şaşırıyor.

23 Ekim 2010 Cumartesi

KUZUCUM HASTA

Tam Karya iyileşiyor derken Damlam da hastalandı.Dünden beri ateşler içinde yanıyor yavrum.Ayrıca sürekli kusması var.Su içse kusuyor.Hiç bir şey yemiyor.Sabah kalkınca baktım olmıyacak evde emedur fitil vardı.Fitil verdim.Kusması durdu.Ama hala hiç bir şey yememekte ısrarlı.Gece ılık suyla yıkadık.Sürekli ateş düşürücü verdik.Baktık olmuyor soluğu acilde aldık.Evden çıkarken ateşini ölçmüştüm:38.8.Gidince tekrar ölçtüler aynı.Hemen ateş düşürücü fitil verdiler.Bir saat bekleyin tekrar ölçüm yapacağız dediler bizde hastanenin kantinine gittik.Orada tost aldık kızlara.Damla zorla bir iki lokma yedi.Bir saatin sonunda tekrar ateş ölçümü yapıldı ateşi:38.5 Bu kez şurup verildi.Yarım saat sonra tekrar ölçeceğiz dediler.Yarım saat sonra çok şükür düştü ateşi.Eve geldik.Yarım kalan tostunu istedi.Baktım yiyor.Hemen yemek yaptım ama sucuk istedi.Sucuk pişirdim.Sucuğu ben çok sevdiğim için kızlarda seviyor.Ama M.her defasında kızıyor.Sucuk yiyoruz diye.Bana hep der ne kadar zararlı şey varsa yiyorsun ama napiim.Kahvaltı kültürüm yok benim.Yani zorla peynir ve ezeytin yemeğe alıştım M.sayesinde.Eskiden kahvaltıda sadece yumurta ve margarin türü şeyler yerdim.Başka bir şey aramazdım.Kızlar da bana çekecek diye korkuyor M.Haklı sucuk zararlı ama yedikleri tek zararlı şey nerdeyse sucuk.Salam ve sosis zaten almayız evimize.Kola ve türevleri de evimize girmez.Neyse karnı doydu ya kuzumun.Aç yatmadı şükür.AMa tam yattık dedi ki anne peynir ekmek yiyeceğim.TAmam dedim kalktık birer dilim peynir yediler ve uyudular şimdi.Bende kahvemi aldım açtım PC mi.Yazayım dedim.M nin de maçı var.Yalnızım yani şu saat.Ne yapacağıma karar veremiyorum.Dağ gibi ütüm var.Makinede asılacak çamaşırlar var.Okunacak kitaplarım var.Şu an elimde Ali Çankırılının çocuklarınıza sınır koyma adında bir kitabı var.Çok basit dille yazılmış dolayısıyla okuması çok kolay.Tek kusuru Robert Mckenzie nin çocuğunuza sınır koyma kitabıyla neredeyse aynı.AMa bizim kültürümüze daha yakın örnekler verdiği için daha anlaşılır.Bizde Karya da işe yaradı verdiği taktikler ama Damla ya sökmüyor.Bunu bitirince birde şu bizim elizabeth'in (Elizabeth Pantley'in) kitabını okuyacağım.Çocuğunuzla iş birliği yapabilme.Belki Damla da işe yarayacak taktikler bulurum.Bazen aşılamayacak krizler yaşıyoruz.Özelikle Karya da bir dönem yaşadık.AMa şimdi azaldı o krizler ve inatlar.Kitapmı işe yaradı yoksa zaten kuzumda yoktu hastalığın verdiği bir süreçmiydi bilmiyorum.Neyse uykusuz bir gecenin ardından sanırım çamaşırlarımı asıp yatacağım.Canım bir şey yapmak istemiyor çünkü.Bu arada annem daha iyi.

21 Ekim 2010 Perşembe

UZUN ZAMANDIR EKLEYEMEDİĞİM FOTOLAR

Annemin ameliyatından bir gün öncesi.Annem kızları çok özlediğini söyledi ve bizde pazar günü kızları hastaneye götürdük.Annem zorda olsa aşağıya indi.Hastanenin kantininde oturduk biraz.Damla annemi öyle kolunda serumla görünce çok tedirgin oldu.Karya ise annemi kendi elleriyle besledi.Hasta diye.Aşağıdaki fotolar ise kızların iş yerine geldiği günlerden birinde çekildi.Sanırım Ramazan Bayramı öncesi arife günüydü.Yarım gün diye gitmiştik.Ve Konak Meydanında kuşlara yem attı kızlar.




12 Ekim 2010 Salı

ANNEM AMELİYAT OLDU

Bir süredir yazamıyordum ve yazamayacağımda.Annem dün ameliyat oldu.Keyifsizim tatsızım. Kafam allak bullak.Beynim yorgun.Kızlar hasta.Karya yaklaşık on gündür burun akıntısıyla boğuşuyordu.Haftasonu tam iyileşti derken dün kreşten geldiğinde yine burun akıntısı başlamış.Bir taraftan da öksürük var.Sabaha kadar uyumadı ve uyutmadı.Aklımdayken anlatmak istediğim bir olay var.Dün sabah 5 te uyandı babannesinin yanına gitti.Kadını kaldırmış bir güzel kahvaltı hazırlatmış kendisine.Bir de çay demletmiş.Yumurta pişirtmiş yağda.Ama hanımefendi ekmeği beğenmemiş bakkaldan ekmek istemiş bakkal kapalı olduğu içinde ekmek alınamamış ve vazgeçilmiş kahvaltı edilmekten.Sonra ayağa yatırılmış kontes ve ayakta sallanarak uyumuş.Edepsiz ve eziyetçi çocuk.Ama nedense babannesine yapılıyor eziyet.Pazar günü kızları ananesini görmeye götürdük hastaneye.annem kolunda serumla gelince DAmla tedirgin oldu.Ama KArya minik minik poağaçaları annemin ağzına tıkmaya çalışıyordu anane ye diye.Ve dönüşte yengem annemin koluna girdi yukarı çıkarmak için Karya ben tutcam ananemin elini diyerek kimseye bırakmadı refakat işini.ve arkasından uzun süre ağladı ananem bizle gelsin diye.Neyse bizden şimdilik bu kadar.Akşam acile götüreceğim kızları muayene ettirmek için.Gündüz vakit bulamadım mecburen acil yolu göründü bize.İnşallah ciddi bir sorunumuz yoktur.

4 Ekim 2010 Pazartesi

BATTANİYE SORUNUMUZDA AŞAMA KAYDETTİK

Biliyorsunuz Damla'nın battaniyesine olan düşkünlüğünü.Ve kreşte de battaniyesiyle yaşadığı sorunları.Ve on alıp kestiğim yeşil battaniyeyi.Ve istemediğini.
Cuma günü akkşam onları almaya gittiğimizde ikisininde sırtında ayıcıklı sırt çantası vardı.Öğretmenleri hediye almış ikisine de.Hani belki Damla çantayı görüp battaniyeden vazgeçer düşüncesiyle.Battaniyesinide katlayıp çantaya yerleştirmeye çalışmışlar.Ama çanta küçük battaniye büyük olunca çantanın ağzı kapanmamış.Öğretmenide konuşmuş onunla.Bana ayrılırken "Damla ne yapacağını biliyor biz konuştuk onunla" dedi.Arabada battaniyesini çıkardı çantadan koklaştılar biraz.Eve gidince yüzüne bile bakmadı açıkçası.Sonra ben konuştum onunla."Bak kızım istersen büyük battaniyen evde kalsın artık, okuldan gelince onu kullanırsın.Okula giderken de küçük yeşil battaniyeni götürürsün.Hem çantanın içine de sığar o" dedim.Tamam dedi.Ertesi gün yani cumartesi günü battaniyesini birlikte makineye attık yıkansın diye.Ve DAmla'm canım kızım uyurken yeşil küçük battaniyeyle uyudu.Tamam dedim oldu bu iş.Demek kabullendi.Bugün gelirken yeşil küçük battaniyeyi sırt çantasına yerleştirdim.Anlattım ona itiraz etmedi.Biraz önce kreş öğretmeniyle konuştum sorun yok dedi.Ben her ihtimale karşı Damla görmeden büyük battaniyesini poşete koyup kreşe bıraktım.Ne olur ne olmaz diye.Ama hiç aramamış kendi battaniyesini.Yeşil battaniyesi elindeyken jimnastik dersi başlamış ve bırakmış elinden o da katılmış derse.Sanırım aştık bu sorunu da.
Bu aralar pek bi dillendiler.Acaip cümleler kuruyorlar.Birbirlerine nispet yapar oldular.Yolda giderken bir şey görüyor birisi.Diğeri görmüyor mesela.Biri diğerine "önce ben gördüm" diyor.Diğeri de deliriyor bu durumda bende görecem diye.
Karya biraz rahatsız.Öksürük ve burun akıntısı var.Peditus kullanıyoruz.Ve kreşe iyice alıştılar artık.Sorunsuz gidiyoruz.Cuma günü akşam gelirken bana Karya "anne okul çok güzel" dedi.Ve arkadaşlarının isimlerini sayıyorlar bana."dilara, deniz ali, deniz, efe, begüm, evrim".Efe hala ağlıyormuş.anne, anneanne, baba, babane diye.Yazık.
Karya her sabah giyeceği kıyafeti kendi seçiyor.Benim çıkardığım giyimi kesinlikle giymiyor.Kendi açıyor dolabı tişörtünü seçiyor önce sonra da şort seçiyor (şort dediği de pantolon) ve kendisi giyiniyor.Damla garibim ise ne çıkarırsam onu giyiniyor ama ben ona da soruyorum bunu yada şunu giymek istermisin diye.Bir ara kıyafet konusunda aynı giyinme derdimiz vardı.Bizde aynı kıyafetten iki tane alıyorduk hep.Ama bu sıralar tercihleri değişti.Artık farklı kıyafet giydiriyorum bende.Arada yine aynı giyinmek zorunda kalıyorlar ama genelde farklı şeyleri tercih ediyorlar.Buna seviniyorum işte.
Birde Karya dün diyor ki bana.
"anne ben okul ııııı"
"niye kızım"
"ben okul eeee ııııı"
"neden annecim"
"betül konuşuyo çok, ben eee ıııı"
"betül kim kızım arkadaşın mı"
"ııı aba"
"öğretmen mi"
"ıııı çocuk"
"peki ben öğretmeninle konuşurum annecim"
"anne öğretmen ıııı betülle konuş"
"peki betül ne yapıyor annecim ne diye konuşuyor"
Karya evin içinde koşarak;
"koşuyor bööle bööle" "konuşuyo işte"
"tamam annecim ben konuşacağım betülle de öğretmeninle de"
"tamam"

30 Eylül 2010 Perşembe

BATTANİYE SORUNUMUZDA GELİŞME YOK..

Dün yeni battaniye aldığımı yazmıştım.Akşam kızları kreşten alırken Damlanın elinde kocaman bir yoğurt kovası vardı.Kovanın içinde de battaniyesi.Öğretmeni kirlenmesin yani yerlere sürünmesin diye kovanın içine koymuş ve bunun içinde taşı demiş Damla'ya.O da aynen dediği gibi kovayla taşıdı battaniyesini.Akşam Hilal Ablamlara gitmiştik.Ordan geldik ve ben o zaman çıkardım yeni battaniyeyi.Ama arabada gelirken anlattım ona durumu.Tamam dedi.Eve geldik çıkardım battaniyeyi nasıl beğendin mi dedim.Bunu keselim küçültelim okula bu minik battaniyeyi götür ne dersin dedim.Hayır dedi.Turuncu yani kendi battaniyesini kesmemi söyledi.Eminmisin dedim.Evet dedi.M ise sakın diye bana işaret ediyor.Kesersen ve eskisini isterse ne yaparız telaşında.Haklı bende düşünüyorum ne yaparız o zaman.Eski haline de döndüremeyiz.Damla ağlamaya başlıyor bu arada yeniyi istemem diye.Tamam kızım diyoruz şimdi eski battaniyenle yat ve uyu.Yatıyor rahat rahat.Onlar yattıktan sonra ben yeni battaniyeyi dört parçaya ayırıyorum.Parçalardan bir tanesinin kenarını tıpkı kendi battaniyesinde olduğu gibi ıslatıp ütülüyorum.Neredeyse aynı deformelikte oluyor.Beğenir mi acaba diyorum M.ye sanmam diyor.Sabah kalkıyoruz kızlarda uyanıyor ben heyecanla Damla'ya yeni kesilmiş battaniyeyi gösteriyorum.Başlıyor ağlamaya.Ama ne ağlamak gözlerinden yaşlar akıyor kızımın.İstemem diyor.Ben kendi battaniyemi istiyorum.Bakıyoruz çaresiziz.M.olaya el koyuyor hemen."Tamam kızım bu battaniye senin.Sen ne zaman büyürsen o zaman küçük battaniyeni istersen kullanırsın.Sen isteyene kadar bu burada kalacak.Şimdi ağlama ve hadi al battaniyeni de okula gidelim."Damla kendi battaniyesini alıyor ve sevinçle dışarı çıkıyor.Karya ise giyim derdinde.Ne giysem acaba diye çekmeceleri karıştırıyor.
Onları okula birakıyoruz sorunsuz.Artık ağlamalar yok neredeyse.Öğleden sonra öğretmenimizi arıyorum ve konuşuyoruz bu konuyu.Anlatıyorum ona Damla'nın hazır olmadığını.Tamam diyor.Ben burada en azından yerlerde gezdirmesini engellemeye çalışayım.Evet diyorum sadece uyku arkadaşı olması için en azından çaba gösterelim.Kadın da haklı.Parka giderken de yanında taşıyormuş battaniyesini.Ama bugün pek elinden bırakmamak istememiş.Anlıyor çocuğum battaniyesiyle ilgili bir sorun olduğunu.Ama battaniyesiyle arkadaşlığının devam etmesi taraftarıyım.En azından uyurken yanında olsun.BAkalım bu iş nasıl sonuçlanacak bende çok merak ediyorum.

29 Eylül 2010 Çarşamba

BATTANİYE SORUNUMUZA ÇÖZÜM ÖNERİLERİ ARIYORUM.

Bu sabah öğretmenimizle konuşmak istedim.Bir kaç gündür konuşamamıştık çünkü.Aradığımda nasıl gidiyor diye sordum var mı bir problem babında.Bana psikologun Damla'yı gözlemlediğini ve bu battaniye işine bir çözüm bulmamız gerektiğini söyledi.Yani sürekli elinde bir battaniyeyle dolaşıyor kızım kreşte.Öğretmenimiz yemek yerken artık yanına koyduğunu ama parka giderkende yanında taşıdığını ve bunuda o küçücük boyuyla yapamadığını dolayısıyla yerlere süründüğünü ve kirlendiğini falan anlattı.Damla zaten evde de bir yere giderken aynı şekilde taşıyor battaniyesini.Ama bu aralar evde fazla birlikte değiller.Sadece kreşte yanında olmasını istiyor herhalde.Kendini güvende hissetmesi içinde bu normal bence.Hala alışamadı ve tedirgin nede olsa.Bence battaniyesiyle uzun yıllar yaşayabilirde.Çünkü eskiden yıkanmasına bile karşı çıkan kızım şimdi kendi atıyor makineye yıkanması gerektiğinde.Yalnız biz yine de M.ile bu işe bir çözüm bulmayı düşünüyorduk uzun zamandır.Ama bir türlü çözüm bulamadık.Daha küçük bir şeyle değiştirelim dedik.Hatta ciciannemiz minik minik iki tane peluş kumaş buldu geldi ama Damla onları istemedi.Ayıcıkları teklif ettim hayır dedi.Bende bugün M.nin de önerisiyle Kemeraltının arka sokaklarına gittim.Bebek eşyası satan mağazaları gezdim.Peluş battaniyemizin aynısından bir tane daha alayım ve yeni aldığımı dört parçaya ayırayım diye.Ama hiç bir yerde aynısından yani aynı renginden bulamadım.Aynı modelin yeşil rengini bir yerde buldum ve aldım.Bakalım akşama Damla ile konuşacağız.Ve o da isterse yeni battaniyemizi parçalara ayıracağız.Belki de yeni battaniyeyi sevecek ve biz eskisini parçalara böleceğiz kim bilir.Bu arada bu durumla ilgili başka çözüm önerisi olan varsa lütfen paylaşsın.İnsan bazen tıkanma noktasına geliyor çünkü.

28 Eylül 2010 Salı

KREŞ GÜNLÜĞÜ-SANIRIM ARTIK SON

Kreşe başladığımızdan beri alışma sürecimizi, yaşadıklarımızı not ettim.İleride biz nasıl kreşe gittik diye sorduklarında açın okuyun diyeceğim.Aradan uzun yıllar geçmiş olacak.
Şimdi kreş günlüklerinin sona erme nedenini yazayım.Sanırım artık alıştık.O zorluklar o krizler yaşanmıyor artık.Gitmek zorunda olduklarını anladılar.Gerçi hala akşamları biz okulu sevmedik diyorlar ama artık bunu ağlayarak söylemiyorlar.Birde sabah uykularını alamıyorlar. Mızırdanmalarında bunun da etkisi var. Dün gayet güzel geçti.Sabah Damlanın o yüz ifadesinden sonra böyle olacağını tahmin etmedim ama.Kızlarımı almaya gittiğimizde içeriden sesleri geliyordu.Görevli teyzemiz Karyaaa-Damlaaa diye seslendiği anda benimkiler anneeee babaaaa diye bağırmaya başlamışlardı bile.Damla koşarak geldi ve atladı boynuma.Zıplaya zıplaya hemde.Görmeliydiniz o anı.Sarıldık kucaklaştık öpüştük..Benden sonra babasına koştu onuda öptü.
Karya bu arada kraliçe endamıyla merdiven inmeye çalışıyor.İndi hemen ayakkabılarını giymeye başladı.Karya kreşe başladığından beri herşeyini kendisi yapıyor.Kendisi giyiniyor.Atletini, külodunu, tişörtünü, pantolununu yada pijamasını ve çorabını.Çorapları genelde ters giyiliyor ama olsun.Kızım kendi başına bir şeyler başarıyor buda bizi çokk mutlu ediyor.Damlada kendi başına yapmaya çalışıyor ama biraz daha tembelce bu konuda.Çünkü sabırlı değil hemen sıkılıyor ve bir an önce olsun bitsin istiyor.
Bu sabah ise Karya yine ağlayarak uyandı.Tersinden kalktı yani.Belliydi.Ben lavobaya gittim vay efendim niye gitmişim.Ağlaya ağlaya peşimde dolaşıyo.Sonra Babası geldi ne istiyorsun kızım diye sordu birlikte bizim odaya gittiler ve benim makyaj çantamı alıp çıkmışlar.Bir ara odalarına girdim ve bir de ne göreyim.Karya benim saç rimelimi almış dudaklarını boyuyor.Aldım elinden ruj verdim dedim boyasın her tarafı ne yapayım.O arada hazırlanmam gerekiyor kızların hazırlanması gerekiyor.Neyse efendim ben hazırlandım geldim kızları giydireyim diye.Elimde elbiseleri.Hanımefendi elbise giymeyecekmiş.Şort giyecekmiş.Şort dediği de pantolon.Gitti kendi istediği tişörtü ve pantolonu aldı getirdi.Birlikte giyindik tabi dudağında benim pembe rujumla.Damlayı da babası giydirdi.Sorunsuz bir şekilde çıktık evden.Kreşe vardık.İçeri girince ayakkabılarımızı çıkardık görevli teyzelerimiz gelmedi henüz ama baktım Karya elinde (bu arada bizden istedikleri kitaplar vardı cumartesi günü kızlarla birlikte gidip o kitapları almıştık.Dün onlar uyuduktan sonra etiketledik ve poşete koyduk.Sabahda ikisi birer elinde poşet olmak üzere çıkmıştı evden) kitaplarıyla merdivenleri çıktı ve hiç arkasına bile bakmadan içeri girdi.Damla ise görevli teyze gelene kadar merdivenleri yarılamıştı teyze gelince döndü arkasına bize baktı ve el salladı.Ama bu kez dudaklar büzük gözler dolu değildi.Damla zaten kabullendi artık okul olayını.
İşte bizim kreş macerelarımızın sona eren kısmı.Tabi son diyorum ama belli olmaz benim sıpaların işi.Belki yarın herşey en başından devam edecek(Allah korusun diyorum) Ama en azından gitmek zorunda olduklarını biliyorlar artık.

27 Eylül 2010 Pazartesi

HİLAL ABLAM-KIZLARIMIN AŞKISI


Hilal Ablamı tanıyorsunuz.Kızlarıma tam iki koca yıl baktı hani.Aslında dayımın kızı olduğunu da biliyor olmalısınız.Kızlarım doğduğunda annemin rahatsızlığı ortaya çıkmıştı.Bir müddet sonrada kayınvalidemin bel rahatsızlığı ve acil ameliyat olması gerektiği.Benimse işe başlamama az kalmış.Hamileyken kızlarıma annem ve kayınvalidemin bakacağı konusunu konuşuyorduk hep.Ama doğumla birlikte her şeyd eğişti.Hiç bir şey planlandığı gibi gitmedi.Çok acil bakıcı aramaya başladık.Ama benim gönlüm kızlarımı yabancı insanlara nasıl bırakırım derdinde.Allah'ım düşünüyorum düşünüyorum bir türlü işin içinden çıkamıyorum.Kayınvalidemin belini ameliyat edecek doktor Hilal Ablamın doktoru çünkü daha önce oda belinden ameliyat oldu ve bir sürü platin takıldı, omurgasına silikon enjekte edildi.Felç olmanın kıyısından döndü açıkçası.Birlikte hastanede doktoru beklerlerken sohbet açılıyor ve Hilal ablamın kızlarıma bakması fikri gündeme geliyor.O gün hallediliyor herşey.M.beni arayıp tamam diyor artık kızların güvende çünkü senin kuzenine emanet edeceğiz.Ben nasıl mutlu, nasıl huzurlu.Biliyorum ki Hilal Ablam kızlarımı kendi kızları gibi güzel bakacak.Özenli, itinalı, biliyorum ki benden daha iyi bakacak.Çünkü tecrübeli ve biliyorum ki çocukları çok sever.hele ki benim kızlarımı.Tam iki koca yıl benden iyi baktı kızlarıma.Annem, kayınvalidem ve o.Evde tam bir altın kızlar curcunası yaşadılar.Bazen mutlu, bazen hüzünlü günler.Neyse işte ben Hilal Ablamın kızlarımın üzerindeki hakkını ödeyemem.O kızlarımın aşkısı.Bir yere giderken hala "anne askimmm" aşkım gelecek mi diye soruyorlar ve evet gelecek dersem dünyalar onların oluyor.Hilal Ablamla yollarımız hiç ayrılmayacak çünkü o hep bizim hayatımızda olacak.Başım sıkışsa o bize yardım edecek.Benim öz ablam yok ama o hep bana ablalık yaptı. Kızların kreşe başlamasına en çok üzülenlerden birisi de o biliyorum.Çünkü kıyamıyor.Ama oda bırakmak zorundaydı çünkü eşi yani Ahmet Abimde rahatsızlandı.Ve Hilal Ablamın kocasının yanında olması onunla ilgilenmesi gerekiyor.Neyse yani sonuç itibarıyle
"Askiiiiimmmmmm seni seviyoruz ve her şey için teşekkür ediyoruz."
Bizden kurtulacağını sanma sakın....

25 Eylül 2010 Cumartesi

ALIŞMAYA ÇALIŞIYORUZ...ALIŞTIK..ALIŞACAĞIZ...

Evet yazamadım bir kaç gün.Gerçi bunda alışıp alışmadıklarını rolü yoktu.Sadece yoğunluk vardı ve birazda yazma isteksizliği.Bugün sevgili Ayşenin yorumunu okuyunca yazmak farz oldu artık.
Evet salı gününden sonra herşey daha kolay oldu.Çarşamba gününden beri yarım saat erken alıyoruz kızları.Bu onlar içinde daha iyi oldu benim içinde.Onlar bizi daha erken görüyor ve daha çok güven duyuyorlar bize.Çünkü hergün bırakırken akşama gelip sizi alacağız diyoruz ya.Her almaya gidişimizde özelikle belirtiyorlar bunu."anne siz bizi aldınız" diye.Benim için iyi oluyor çünkü daha çok vaktim kalıyor evde de.Onlarla da daha çok birlikte olabiliyorum.Perşemde günü almaya gittiğimizde öğretmenimiz Oya Hanım sessizce bize içeri gelmemizi söyledi.Galoşlarımızı giydik ve yukarı çıktık.Bir de baktık ki bizim kızlar Oya öğretmenleriyle birlikte girişteki personel odasında.İkiside döner koltuklara oturmuşlar öğretmenleriyle sohbet ediyorlar.Bizi görünce çok şaşırdılar tabi.Çok da sevindiler.Bize hevesle sınıflarını gezdirdiler.Küçücük tuvaletlerini, küçücük sandalyelerini v.s.Çok ferah odaları.Tertemiz.İçim daha da rahat.Birde artık eskisi gibi ağlamamaları daha da güzel.Yalnız her akşam ikiside okula gitmeyeceğiz diye nabız yokluyorlar.Biz okulu sevmiyoruz diyorlar.Bende "annecim bende işe gitmeyi sevmiyorum ama gitmek zorundayım biliyorsunuz.Sizde okulu sevmeseniz de gitmek zorundasınız" diyorum.Ve onlardan da artık ağlamaklı talepler gelmiyor.Dün akşam uyumak üzerelerken Damla okulda öğrendiği bir şeyi yapıyor.Tam anlamıyorum ama öğreneceğim bende.Öğretmenlerine soracağım.Öğrenince burayada yazarım.Haftasonu odalarına dvd ve uydu aldık.Şimdi çizgi filmlerini odalarında izliyorlar.Bizde rahat rahat temizlik, iş güç artık gündemde ne varsa halletmeye çalışıyoruz.İyi oldu tabi.Odalarında daha çok vakit geçirmelerini istiyorum.Çünkü onlarda bizim gibi salonda yaşıyorlar her daim.Maisy yi koymuştum onlara izlesinler diye baktım bir ara Karya kitaplarını almış eline bir taraftan da kitap okuyor.
Bu arada bir kaç kelimelerini yazayım aklımdayken.
demeynen-değirmen
omanaz-olamaz
kipat-kitap
gayı-darı, dayı
çokoko-çikolata
yumuna-yumurta
eppek-ekmek
Bu sabah daha kolaydı tabi yine okula gitmeleri.Ama Damla..Ahhh DAmlacım.Yavrum kızım içine atıyor.Ağlayamıyor bir türlü.Yine dudakları büzük gözler dolu dolu.Yine hem ağlarım hem giderim olayı.İçim parçalanıyor onu öyle görünce.KArya beni öperek ayrıldı ama Damla öpmedi.Annecim hadi öpüşelim dedim ama yüzüme bile bakmadan gitti.Üzüldüm..Ama belli ki onu bıraktım diye kızdı bana.

22 Eylül 2010 Çarşamba

KREŞ GÜNLÜKLERİ-4'E DEVAM

Dün sabah yaşadıklarımızı anlatmıştım.Akşam iş çıkışı almaya gittiğimizde olanları anlatmaya başlyorum hemen.Zira benim için çok önemli anlar bunlar.Mutlaka kayıt altına almalıyım.
Kapıdan içeri girdik, görevliler bir çocuğu annesine teslim ediyorlar.O anda merdivenlerin köşesinde pembe badisiyle Damla'yı görüyorum."kaayaaaa dellll, çabukkk, anne baba deldiiii" diye içeriye koşuyor hemen.Sonra yanında Karya ile birlikte yanımıza geliyorlar.Karya benim kucağıma Damla babasının kucağına atlıyor sarılıyor, öpüşüyoruz.O arada görevli teyzelerimizden birisi "çocukları bir süre erken almanız mümkün mü" diye soruyor benim şaşkın bakışlarım arasında.
Neden ne oldu ki modundayım ben?Kadıncağız açıklamaya çalışıyor "daha çok küçükler, herkes gidiyor ve herkesin ardından ağlıyorlar, bir on gün falan en azından yarım saat kadar erken alabilirmisiniz" diye soruyor tekrar.Benim bakışlarımdan rahatsız olmuş anlaşılan ki "lütfen yanlış anlamayın henüz çok küçükler, ana kuzusu bunlar daha, Damla baba baba diye sayıkladı durdu" diyor.Bense yanlış anlamadığımı sadece şok yaşadığımı, çünkü çok üzüldüğümü söylüyorum.Hiç beklemediğim bir şey bu.Tamda sadece sabah problemleri yaşadığımızı düşünürken.Çok şükür Allah'ım sonradan sorun yaşamıyoruz derken.Kadın bunları anlatıyor ama ben kafamda neler kuruyorum.Gözümde canlandırıyorum kuzularımı.Her giden çocuğun ardından ağlamalarını düşünüyorum.kendilerini terkedilmiş hissetmelerini.Allah'ım diyorum ne yapıyoruz biz.Nasıl izin veriyoruz buna.M.ile de günlerdir bunu konuşuyoruz erken verdik kreşe konusunda hemfikiriz.Ama mecburduk.Anane hasta hem de çok.Babane de hasta ve bugünlerde ameliyat olması gerekiyor.Hilal Ablmızın da eşi hastalandı.Çevremizde kızlarla ilgilenen herkes hasta yani.Bu durumda ya benim işi bırakmam gerekiyordu yada kızları erkenden kreşe vermemiz.Vicdan azabı yaşıyoruz M ile.Gerçekten çok zor bir durum.Sonra düşünüyoruz ya bizim gibi imkanları olmayan insanlar ne yapsın.Çocuklarını çok küçük yaşlarda hatta aylıkken kreşe verenler.Yine çok şükür 2,5 yaşımıza kadar sağlıklı ve sevgi dolu olarak bakıldılar.Allah bin kere razı olsun anane ve babanemizden.Kendi sağlıklarını hiçe sayıp çocuklarla fazlasıyla ilgilendiler.Ama artık onlarında dinlenmeyi hakkettiği bir gerçek.
İşte böyle arabada eve gidene kadar içim kan ağladı.Kahroldum.Bugün biraz erken çıkacağız, erken alacağız kuzuları.M.ile konuştuk bu kuzular biz onları alıp eve götürene kadar açlıktan ölüyor sanki ne yapabiliriz diye.Sonra yanımıza meyve ve kuruyemiş alalım diye bir öneri geldi canım M.den.(Sen olmasan bir çok konuda tıkanıp kalırım) Akşam işden çıkmadan yanıma aldığım elmayı soydum dilimledim ve tupper kabımın içine koydum.M.de ceviz ve badem almıştı.Kızlar arabaya gelince elma yermisiniz diye sordum.İkiside atladı hemen "eyeeettt" diye.verdim ellerine birer dilim.Damla anında iki dilim elmayı süpürdü.Kalan bir dilim elmada Karya'nın ya.Onu da isteyince ikiye bölüp vereyim dedim ama Karya sıpası kıyameti kopardı "hayırrrr" diye.Damla sıpasıda tamamını istermiş.Elmaaaaaaa diye ağladı uzun süre.M.dayanamadı ilk gördüğün yerden elma aldı güzelce yıkattı ve verdi ellerine.Elma alırken çok da güzel ekmek kokuları geldi burnuma benim içinde ekmek aldı fırından sıcacık.Kızlar ekmek kokusunu duyunca bu kez de "emmekkkkkkkk" diye bastılar yaygarayı.verdik ellerine birer parça.eve gidene kadar ekmek ve elma şeklinde atıştırmalar yapıldı arada da ceviz.
Eve geldik ben apar topar attım kendiğimi mutfağa.Bu sıralar ben mutfaktayken yanıma gelip sandalyeye çıkıp beni izliyorlar ve bundan çok da keyif aldıklarını görüyorum.Sofrayı beraber hazırlıyoruz.Yemeğimizi yiyoruz.Biraz oyalanıyoruz ve sonra uyuma faslı.Dün akşam M.nin bana çok yardımı oldu.Kızlarla çok güzel ilgilendi.Ama ben bu kreş işini hiç sevmedim sanki.Akşamları kızlarla geçirecek zamanım olmuyor.Ben mutfakta harala gürele yemek, bulaşık v.s telaşındayım sonra zaten uyku saatleri geliyor.Sadece uyuturken bir arada olabiliyoruz neredeyse.Aklım hiç ermedi valla.

21 Eylül 2010 Salı

KREŞ GÜNLÜKLERİ-4-ORGANİK ŞİŞE SÜT

Araya haftasonu girince yazmaya ara vermek zorunda kaldım.Güzel bir haftasonu geçirdik kızlarla.Uyumluyduk.Krizler yaşamadık sayılır.Taki babane gelene kadar.Cumartesi öğleden sonra babanemiz geldi.Tabi haliyle kızlar şımarmaya başladı.Pazar günü de nişanımız vardı.O ayrı biz yazı konusu olacak sanırım.Öyle düşünüyorum ama kimbilir?Nişanda Damla ananesini gördü ya kim ayırır yanından.Dönüşte kızım çok ağladı.Resmen anane diye sayıkladı.O kadar çok seviyor ki ananesini.Korkuyorum anneme bir şey olmasından.Zaten dün yine ateşi yüksek olduğu için acile gittiler.allahtan idrar yolu enfeksiyonuymuş ve ağızdan AB ile tedaviye başladı.Ca hastalarında en çok korkulan benimde en çok korktuğum enfeksiyona bağlı ölümler.Allah korusun.Neyse bu konuyu kapatıp hemen kreşde neler yaptık anlatmaya geçiyorum.
Sabah kalktık tabi KArya yine ağlama modunda.Ama bu kez bana değil direk babanesine ağlıyor.Ve ona diyor ki "babane biz sesilyurta gidelim, ben sende kalayım" (sesilyurt-yeşilyurt) Bindik arabaya ağlamalar devam ediyor.ben ikna etmeye çalışıyorum.Sonunda kararlı bir şekilde "bak annecim anne ve baba işe gitmek sorunda, babane de hap almak zorunda, bu yüzden sizde okula gideceksiniz.Ama anne ve baba akşam gelip sizi alacak" biraz daha ağlama devam etti.Ama baktı ki kimseden geri adım gelmiyor sustu ve "anne siz akşam gelip bizi alacaksınız" dedi.Evet kuzum dedim, sarıldım ikisinede sıkı sıkı.Biz sizi asla bırakmayız, tabiki gelip sizi alacağız ve evimize gideceğiz dedim.Sonra neşeleri yerine geldi.Ağlamadılar sınıflarına giderken.Akşam aldık bizi her gördüklerinde çok seviniyorlar.O hallerine bayılıyorum.Bu sabahta biraz ağlamaklı kalkıldı.Okula gitmeyeceğiz dendi.Mızırdanıldı.Ama yeni kıyafetler çıkarılınca, hemen giyinildi.Ve itirazsız okula gidildi.Ama Damla yine dudaklar büzük bir şekilde, için için ağlayarak girdi sınıfa.Hem ağlarım, hem giderim misali.

TİRE SÜTTEN CAM ŞİŞEDE ORGANİK SÜT
Bu arada Türkiye de ilk organik günlük pastörize süt satışı başladı. İzmir pehlivanoğlu mağazalarında dün itibarıyle organik süt satışa sunuldu ve biz hemen aldık.Süper bir görüntüsü var.Çünkü 1 litrelik kocaman cam şişelerde satılıyor bu sütler.Bana göre çok şık.Fiyat olarakda ekonomik.Bu bağlamda Tire süt Kooperatifine teşekkürlerimi iletiyorum.Biz ve çocuklarımızın sağlıklı süt içebilmesine vesile oldukları için.

17 Eylül 2010 Cuma

KREŞ GÜNLÜKLERİ-3

Kızlar uyudu.M ile kahvemizi ve kurabiyelerimizi aldık tv izliyoruz.Allah kahretsin.İnternet bağlantım kesilmiş ve yazdığım o kadar şey silindi.Gelde sinir olma.Nasıl yazacağım şimdi.İçimden nasıl küfürler savuruyorum bilemessiniz.
Sabah kalktık zor bir gecenin zor bir sabahı oldu tabiki.Karya ağlayarak uyandı.Ben okula gitmeyeceğim diyerek.Damla ise dudakları büzük bir şekilde anne ben okul ııııı diyerek geldi yanıma ama hazırlanmak içinde kollarını bana uzatmış halde.Onu giydirdim.Karyayı ise zor ikna ettim.Bana diyor ki.."anne ben işe senle, sen işe gitme biz sana bakarız".Kuzum benim.Nasıl cümleler kurabiliyor bu sıpalar insanın ağzı açık kalıyor.Asıl hengame okulda koptu.İçeri gitmeleri gerekiyor ama ikiside kucağıma atladı ve ayrılmıyorlar benden.Zorla kopardılar resmen ikisinide.Ne saç kaldı bende ne üst.Tam dört kişi mücadele etti bizimle.Ağlayarak giirdiler içeri.Onlar içeride ağlıyor ben dışarıda.O esnada öğretmenleri geldi.Ben şimdi ilgilenirim diye içeri girdi kadıncağız.KApıda da Müdüre Hanımla karşılaştık ben ağlarken.Oda beni teselli etmeye çalışıyor.Neyse eve geldik biz.Telefon ettim.Kahvaltı ediyorlarmış.Kahvaltı bitiminde tekrar aradım.Malum öğretmenimiz benimle Damla hakkında konuşmak istiyordu.Önce sabahki olayı konuştuk.kendisini görünce kızların hemen sustuğunu, bununda benden sonra tanıdık bir yüz arayışı içinde olmalarından kaynaklandığını söyledi.Bu güzel işte.Demek öğretmenlerini seviyorlar.teyze teyze diye dolaşıyorlarmış etrafında.Damla konusunda da dün psikologun anllatıklarını iletti bana.Psikolog kesinlike battaniyesini engellememelerini, hatta çocuğun yanında bu konu hakkında kesinlikle konuşulmaması gerektiğini (hele şükür) söylemiş.Battaniyesini benim yerime koyduğunu, onda benim kokumu hissettiğini kendisini güvende hissetmesi adına bunun gerekli olduğunu söylemiş.Hatta kendisi bırakırsa ne ala yoksa battaniyemizde kreşe gidip gelecek sürekli.İçim rahatladı tabi.Bende kednimi işlere verdim evde.BAnyoyu wc yi temizledim.Mutfağı düzenledim kendimce.Malum üç yıldır kalabalık bir şekilde yaşadığımız için benim düzenim kalmamıştı.ÇAmaşırlarım vardı yıkandı toparlandı v.s.Akşam gittik kızları almaya yine mutlulardı.Yine okula geleceğiz dediler.Yemek yediklerini, oyun oynadıklarını anlattılar.Dönüşte yemek yedik dışarıda.Gayette güzel yediler.Acıkıyorlar.İşe başlayınca iş çıkış saatine kadar nasıl dayanacaklar acaba çok merak ediyorum.Eve geldik biraz oynadılar.Sonra Damla süt istedi.Süt hazırladım bir biberon sütü içti ikiside.Süt içtikleri zaman genelde kusuyor benim kızlarım.Yine aynı şey oldu Damla hemen kustu.Temizledim.Saat sekizde gittik yatmaya.Bugün ilk önce onu uyutayım dedim.Karyayı babası oyaladı.Kitap okudular birlikte.Damla bir türlü uyumadı.Sonra Karya geldi yanımıza.Biz KAryayla kanepeye geçtik Damla yatağında kaldı.KArya hemen uyudu.Damla debelenip durdu bu arada.Baktım uyuyamıyor gittim yanına yattım.Öyle sıkı sarıldı ki bana.Beş dakikaya sızdı.Kalktım yanından gittim kahve suyu koydum.Keyifle kahve içelim düşüncesindeyim.Karyanın "anneeeee" diyen sesiyle içeriye girdim.Baktım kusmuş oda.Heryer batmış üstü başı, yatak.Banyoya gittik temizledim onu.Yatağımızın çarşafını yastıklarını değiştirdim, yattık uyuduk.KAlktım mutfağa gittim tekrar kettle ın düğmesine bastım.Tekrar Karyanın "anneeee dellll" diyen sesiyle yanına gittim bu kez gerçekten uyuttum.Ve tekrar mutfağa gittim kahvemizi hazırladım ve odaya geldim.Komedi dükkanı başladı.M.kahkaha krizinde.Bende izleyeyim, biraz gülmeye ihtiyacım var.
Hamiş: Kreş için sağlık raporu almamız gerekiyordu.Sağlık ocağına gittik.Aile Hekimimizle konuşuyoruz Karyanın kusma olayını.Reflü olabilir konusunda hemfikiriz.Çünkü BAbada da var.Bunun için endoskopi yapılması lazım.Ama nasıl kıyarım ben ufacık bebeğime.NAsıl endoskopi yapılır ona.Bu endişemi dr umuzlada paylaşınca şimdiden tedbir alınmasının faydalı olacağını söyledi.Bu arada Karyanın gece uyurken ağzı açık uyumasından bahsettim geniz eti olabilir mi diye.Olabilir dedi.Buda kusma olayında etken olabilirmiş öğürtü yaparmış çünkü.Yakın zamanda bize hastane yolları görünüyor anlaşılan.Yazdıkça yazasım geliyor.Biri bana dur desin lütfen...

16 Eylül 2010 Perşembe

KREŞ GÜNLÜKLERİ-2

Dün Damla'nın okulu sevmedim gitmeyeceğim diye ağladığını yazmıştım.Sabah kalktık okula gitmek için.Damla dudağı büükük bir şekilde "anne ben okula gitmeyeceğim" dedi yine."battaniye" diye de ekledi ardından.O an aklıma geldi.Dün sabah okula bırakacağımız zaman görevli bayan battaniyesini şimdilik alalım ama bir kaç gün sonra bırakalım demişti.Ben önemsemedim açıkçası çünkü biliyordum Damlanın battaniyesinin de onunla birlikte gideceğini.Kızımın battaniyesine olan düşkünlüğünü sizde biliyorsunuz zaten.Akşam okul çıkışı aynı şeyi öğretmeni de söyledi.Bir kaç gün idare edelim..İyi de bu çocuk battaniyesiyle kendini güvende hissediyor.Bunun bir geçiş materyali olduğunu, battaniyesini benim yerime koyduğumu zaten biliyoruz.Neyse efendim bu sabah kızları içeriye gönderdikten sonra Müdüre hanımla görüşme talebinde bulundum.Sağolsun biraz sohbet ettik.Ben ona Damlanın battaniyesinin önemini anlattım.O da bugün psikologun geleceğini onunla konuşacağını en doğrusu neyse ona göre davranacağını söyledi.Ama unutmadan hemen yazmalıyım.Damla yine ağladı giderken.Biraz oyalandı girmemek için.Karya önceden girmişti ama DAmla girmeyince oda ağlamaya başladı.Bunun üzerine Damlam yine içini çeke çeke içeri girdi.Kardeşi ağlıyor diye.Nerde kalmıştım evet müdüre hanım psikolgla konuşacağını söyledi.Kızları bıraktık ve biz M ile İnciraltına kahvaltı etmeye gittik.Biraz dolaştık.Sonra otobanda bulunan selvay'a uğradık alışveriş yaptık.Eve geldik dinlendik sonra kızları almaya gittik.Öğretmenimiz ellerinden tutup getirdi kızlarımı.Psikologla konuştuklarını, battaniyeninde kreşe devam etmesine karar verdiklerini anlattı.Sevindim tabi.AMa benimle bir ara konuşmak istediğini de söyledi.psikologun söylediklerini bana detaylarıyla anlatackamış.Ama Damlanın yanında konuşmak istemediğini söyledi.Yarın arayacağım onu.Konuşacağız.Ve ben biliyorum ne konuşacağımızı.Hani dedim ya battaniye bir geçiş materyali ve benim yerime kondu diye.Damla kendini dışlanmış hissediyor.Çünkü KArya çok baskın.Dediği olmassa kıyameti koparıyor.Damla ise bu durumda kendini geriye çekiyor.Örneğin her akşam KArya benimle uyuyor.Çoğunlukla üçümüz kanepeye yatıyoruz.Sırasıyla Damla, Karya ve ben şeklinde.Yani KArya hep benim yanımda.Bana sarılan.Damla ise uzakta.Ben ne kadar sarılsamda uzakta.Örneğin bu akşam olan şeyi anlatayım.Yine yatıyoruz.Ama Damla kendi yatağında yatmak istiyor.Yanında da ben yatayım.KArya ise kanepede yatmak istiyor yine yanında ben olmak üzere.Damlanın yatağı küçük olduğu için üçümüzün aynı yerde yatması imkansız.Seçenek sunuyorum kızım buraya gel üçümüz burda yatalım yok hayır illa kendi yatağı.Yere oturdum Damlanın elini tuttum KAryanın da sırtını kaşıyorum.Karya kesinlikle kabul etmiyor DAmlayla ilgilenmemi.Ağlıyor deli gibi.Kızım o senin kardeşin onun elini tutmak zorundayım.Yok delirdi.Dedim gel seni ayağımda sallıyayım o zaman Damlanında elini tutarım.O esnada Damlada beni ayağında salla demezmi?Ne yapayım hangisini sallıyayım.Dedim ikinizide yatırayım ayağıma bir ayağımda sen yat diğerinde sen.İkiside kesinlikle istemiyor.O an bende başladım ağlamaya.çözüm bulamıyorum çünkü.Damla kaldı yatağında aldı battaniyesini eline sarıldı ona dudaklar büzük, bir taraftanda yan yan bana bakıyor.Kızım gel seni kucağıma alayım diyorum yok istemiyor.Bu beni daha çok yaralıyor.Karya da uyumak bilmiyor bir türlü.Damlanın bu durumu içimi acıtıyor.Birde öğretmenle de konuştuk ya biraz kendimi iyice suçlu hissediyorum.Sonra M.den yardım istiyorum.Geliyor Damlayı alıyor avutuyor biraz.Zorla KArya hanım uyuyor ama uyuması bir saati buluyor.20.30 da gittiğimiz odadan ben ancak 21.45 de çıkabiliyorum.Bu arada M.Damlayı ayağında sallamayı teklif ediyor ama Damla "annemmmm" diye ağlıyor.Bu çok kötü işte.Bende daha çok içeride ağlamaya devam ediyorum.Sonra Karya sızıyor ve ben geliyorum odaya bakıyorum Damla M.nin ayağında uyumuş.Usulcacık öpüyorum onu saçlarını okşuyorum almak için teşşebüs ediyorum yatağına götürmek için o an açıyor gözlerini.Sarılıyor boynuma gözleri ışıl ışıl sevinçten.Ben geldim ya.Alıyorum kucağıma diyor odamda salla beni ayağında.Götürüyorum ayağıma alıyorum bir iki dakika sallanıyor sonra yatağına yatmak istiyor.Yatıyoruz beraber hemde sımsıkı sarılarak.Sonra kuzum huzurla uyuyor.Allahım ne kadar zor bir gece oldu.Sen yardım et bana.Varmı bu konuda bana yardımcı olacak kimse.Nasıl dengeyi sağlayabilirim.Yataklarında tek başlarına uyumaya alıştırmalıyım.Ama nasıl geç mi kaldım aaba.Bunun yöntemi nedir.Bu konuda acil yardım lütfen..

15 Eylül 2010 Çarşamba

KREŞ GÜNLÜKLERİ-1

Bugün ilk günümüzü başarıyla atlattık sayılır.Sayılır diyorum çünkü sabah her şey normaldi.Biraz sonra anlatacağım ve sizde öğreneceksiniz.Her şeye en baştan başlıyayım.Kızları kreşin ilk gününde yalnız bırakmamak adına anane, babane ve büyükanne üçlüsünü yani altın kızları da alarak sabah erkenden evden çıktık.Ama ne çıkmak uyuyup kalmışız zira.Çabucak hazırlandık ve attık kendimizi yollara.Neyse ki tam vaktinde ordaydık.Anneler, babalar almış çocuklarını getirmişler.Çocuklar genelde uysalca giriyorlar içeriye.Biz bir gece önce benim özenle hazırladığım çantayı teslim ettik önce.Sonra sıra kızların içeri girmesine geldi.Ayakkabılarını çıkardık, kreş ayakkabılarını giydirdim.Sonra baktım Karya yanıma geldi.Sımsıkı sarıldı bana.Öpüştük koklaştık, akşama gelip alacağız sizi babayla dedim tamam dedi.Günler öncesinden okula gideceklerini biliyorlardı, sakince hazırlamaya çalışmıştık.Sanırım bunun etkisi oldu.Sonra sırayla anane, büyükanne, baba ve babaneyle de vedalaştı.Sonra Damla geldi yanıma dudaklar büzük.Ağladı ağlayacak.Ama tutuyor kendini.Battaniyesini verdik eline, sarıldık öpüştük.O mahzunca çıktı yukarıya ve sonra ağlamaya başladı.Bizden sonra da uzunca bir süre ağlamış ama sonra sakinleşmiş.Sıkı sıkı tembih ettik aman battaniyesini vermeyi unutmayın diye.Biz kızları kreşe bıraktık ama benim içimde fırtınalar kopuyor.Sanki ilk kez ayrılıyorum onlardan.Sanki her gün evde bırakıp işe giden ben değilim.Ama bu çok farklı bir şey.Kendi evimde güvenli kollara bırakıyordum onları ve gözüm hiç bir zaman arkamda kalmıyordu.Biliyordum ki benden çok daha iyi bakan insanlar var.Şimdi ise evimizde değil bambaşka bir mekana bırakıyorum kızları.Orada mutlu olacaklar biliyorum ama ana yüreği işte.Kıyamıyor ki.YAlnız şunu anladım.Allah kimseyi evladından ayırmasın.O kadar zor ki.Bir kaç saatlik ayrılık bile öyle kötü ki.Acaba içeride neler yapıyorlar, nasıl vakit geçiriyorlar.Damla çok çekingen ve çok su içen bir çocuk acaba susadığı zaman su isteyebileck mi?Acaba wc ihtiyaçlarını söyleyebilecekler mi?Acaba uyuyabilecekler mi?Acaba yemek iyecekler mi?Ana yüreği neler düşünüyor.Uzunca bir süre ağladım.Tutamadım kendimi.M.ye sordum DAmla susadığında su isteyemesse eğer KAryaya söyler mi acaba diye.Yani iki kardeş olmaları bizim içinde onlar içinde avantaj gibi.Bana göre tabi.En azından birbirlerini tanıyorlar.Akşam biraz erken almamız söylendi.Her ihtimale karşı kriz durumunda biz sizi ararız daha erken gelirsiniz dediler.Öğleye doğru aradım ben.Çok merak ediyordum çünkü neler olduğunu.Telefondaki bayan bir saniye dedi ve şu an sınıftayım ağlama sesi duyuyormusunuz dedi.BAktım yok çocuklar cıvıl cıvıl şakıyorlar.Benimkiler ne yapıyorlar dedim.Psikolog gözetiminde parmak oyunu oynuyorlar dedi.Rahatladım ama tekrar ağlamaya başladım.Tekrar çalışma olayına lanet ettim.Çocuk doğuruyorsun hemde ne zahmetlerle, ne uğraşlarla ama paranla çocuğunu başkalarına bırakıyorsun bakmaları için.Nasıl bir çelişkidir bu.Madem kendin büyütemeyeceksin niye doğurursun.Ama insan işte acaip bir yaratık.
Akşama kadar bizi kimse aramadı.Ama her telefonum çaldığında yüreğim ağzıma geldi.AKşam saat 16.00 da kreşin kapısındaydık.Kızları bekliyoruz.Geldi benim yumurcaklar.Öğretmenleri ellerinden tutmuş getirdi.DAmla bizi görünce öyle çok sevindi ki anlatamam.Sanki günlerdir görüşmüyoruz.Hemen bana yaptıklarını anlattılar.Çorba yemişler, oyun oynamışlar, uyumuşlar v.s.Öğretmenimiz çok tatlı bir bayan.Güler yüzlü sevecen.İçim daha bir rahat etti.Hoşçakal dedik öğretmenimize.Kızlar orada okulu çok sevdik, yarın yine geleceğiz dediler ama eve gelince Damla ben okulu sevmedim demeye başladı.Bütün akşam okul lafı geçince ağladı gitmeyeceğim dedi.KArya çok sevmiş ama o ben gideceğim diyor.Erken yatırdım onları.Saat 21.00 de Damla sızdı, karya da 21.20 de.YArın sabah ne yapacağız bakalım.Damla bizi zorlayacak gibi.Alışacak ama biraz zor olacak sanırım.İlk günümüz böyle geçti.YArın neler olduğunu yazarım.

13 Eylül 2010 Pazartesi

BAYRAM DÖNÜŞÜ

Bayram bitti ve bugün işe başladık.Sabah kızları uyurken bıraktım evde.Öyle güzel uyuyorlardı ki.Damla battaniyesine sarılmış, yamulmuş; Karya ise sere serpe denir ya aynen öyle.Uyurken ne kadar da masumlar.Bayram boyunca evde yalnızdık kuzucuklar ve biz.Yani tam bir çekirdek aile.
Babaannemiz arife gününden önceki akşam gitmişti.Bizde arife günü kızları iş yerine getirmiştik.Öğlen çıktık.Önce bir şeyler yiyelim diye düşünürken eczanenin önünden geçiyorduk ki M."hadi soralım bakalım grip aşısı gelmişmi" dedi sorduk ve evet gelmiş.eee doktorumuzda kreşe başlıyacakları için önermişti ya yarım doz.Yaptırdık ama kızlar çok ağladı.Eczanedeki kızcağız avunsun diye KArya ya allık fırçasını vermişti.Karya geri verirmi benimde benim.Zar zor bıraktırdım dedim ben sana alacağım fırça söz.Geçtik yolun karşısına Allahtan orada bir parfümeri var.Ordan aldık iki tane allık fırçası da sustu kuzular.Sonra gittik yemeğimizi yedik.Ordan çıktık Konak meydanında kuşlara yem attık.Normalde kuşlara yem bir kerede atılır benim kızlar oturdular yere koydular önlerine yem tabağını.Başladılar kuşlara yem vermeye ama tane tane..
Çok komiklerdi.Sonra bindik arabaya eve gittik.Yolda kızlar sızdı.Ama eve varınca uyandılar- da bu bizi etkilemedi.Dedim şimdi herkes yatıp uyuyacak benim çok uykum var.İlk defa uykuya devam ettiler ve güzel bir uyku çektiler.Sanırım bunda sabah erken kalkmalarının da etkisi olmuştur.Bayramda anane, babane ve büyükanne ziyaretleri yapıldı.Ertesi gün geleneksel bayramlaşma pikniğimiz vardı.Orada da kızlar gerçekten büyüdüklerini ıspatladılar bana.Beni hiç rahatsız etmediler ve dieğr çocuklarla oyunlar oynadılar.Daha sonra bayram bitti.Ve dünde kızların kreş alışverişi için forum bornovaya gittik.Güya gezip dolaşacaktım mağazaları ama LCW ye girince yine hepsini ordan alıp çıktım.LCW gerçekten bütün ihtiyaçlara cevap veriyor.Ama alacağım şeyler bitmedi.Hala eksiğimiz var.Büyük güne az kaldı.ve ben çok heyecanlıyım..
Yakında bende kreş günlüklerime başlayacağım.

8 Eylül 2010 Çarşamba

BAYRAMIN-(M)-IZ KUTLU OLSUN-KREŞ HAZIRLIKLARIMIZ DEVAM EDİYOR

Bu gün Arife günü.Yarım iş günü yani.Sabah kalktık kızları da işe getirdik.Çünkü bayram nedeniyle babaannemiz evine gitti bayram hazırlıklarını yapmaya.Yarın bizi bekliyor.Anneannemizde KT aldığı için evinde.Kızları bırakabileceğimiz kimse de olmayınca işe gidelim hep birlikte dedik.Sabah heyecanla kalktılar.Hazırlandık ve işte burdayız.
Bayramdan sonra başlıyoruz ya kreşe.Hani 15 eylül de.İşte tam gaz da hazırlanıyoruz.Ama daha bitmedi hazırlıklarımız.Kızların kaka ve boğaz kültürlerini yaptırdık.Dün onların sonuçlarını aldık.Yarın da babaannemiz aile hekimimize gidecek ve sağlık raporumuzu alacak.Ondan sonra sadece giyim kuşam hazırlıklarımız kalıyor.Hazırlık yapmak hiç bana göre değil.Bir yere giderken de öyle.Şimdiden telaşı sardı beni.Kaç takım pijama koymalıyım.Kaç tane atlet don koymalıyım, üst baş yeter mi.Yok canım bunlar yetmez hemen gideyim bir kaç parça daha alayım v.s.hepimizde varmıdır bu acaba.Bana kalsa 2 günlük geziye giderken 3 bavul hazırlarım.Ama Allahtan M.her defasında engeller beni.İyi ki de engeller.Lüzumsuz bir sürü şey geri çıkar bavullardan.kızlardan önce de böyleydim.Gittiğim yerden hiç giymediğim kıyafetlerimi aynen getirir ama mecburen onlarıda yıkamak zorunda kalırdım giyilmediği halde hemde.
neyse kreş mevzusundaydım dimi.İşte şimdi kızlara neler koyabileceğimi düşünüyorum harıl harıl.Biz haftalık koyucakmışız giyimleri kuşamları.Bir çantayla götürecekmişiz, lazım oldukça isteyeceklermiş bizden falan.Hal böyle olunca kafamda kurgulamakda zorlanıyorum işte.Malum iki bebe, her daim üst baş kirletirler.Kusarlar işerler.Evde günde dört-beş kez üst değiştiriyoruz biz.Ki artık küçük lekeleri göz ardı etmeye başladık.Yok su içerken ıslandı, yok elini yıkarken ıslandı, yok çiş kaçırdı ıslandı, yok uykudan terli kalktı, yok üstündekini beğenmedi başka giyinmek istedi, e böyle olunca işte çantaya kaç tane koymam gerektiğine karar veremiyorum.Ben gideyim bayram sonrası alışverişimi yapayım.Elimin altında fazla fazla olsun, ihtiyacımız olduğunda gönderirim.Fotoğraf makinem bozuk olduğu için foto ekleyemiyorum bu günlerde.bende sanırım uzunca bir süre sadece yazılarımla idare ededecğim.Foto eklemeden yazmak istemiyordum ama böyle de güzel olur umarım.
Herkese hayırlı bayramlar diliyorum.İnşallah her yeni bayram sağlık ve mutluluk getirsin kuzularımıza.

7 Eylül 2010 Salı

ÇOK ETKİLENDİM, ÇOK ÜZÜLDÜM.....

Gerçekten çok üzüldüm..
Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın.
Nehir'in bloguna hiç yazmasamda ara ara takip ederdim.
Her girdiğimde çok etkilendiğim için fazla girmemeye çalışırdım.
Ama dün bloglarda görünce....
Ne yazılır ki...
Allah sabır versin anasına, babasına, ablasına.
Çok mücadele verdiler...
kelimelerin tükendiği an bu olsa gerek............

1 Eylül 2010 Çarşamba

SONBAHAR BAŞLADI MI?

Bugün yağmur var her yerde olduğu gibi canım İzmir'dede.Gece bekliyorduk yağmurun başlamasını ama bütün gece yine sıcakla cebelleştikten sonra ancak sabah başlayabildi yağmur.Ve evet hava da serinledi şu an itibarıyle.Yalnız biraz önce başladı dediğim yağmur yerleri bile ıslatamadan dinmiş.Oysa ben öyle hazırlamıştım ki kendimi şiddetli yağmura.Ama eminim birazdan başlar çünkü gökyüzünde kara bulutlar toplanmış vaziyette bekliyor.Yağmur dedimde aklıma geldi birden.İnternetten takip ettiğim bir site var.M.tanıştırdı beni o siteyle.Düzenli olarak takip etmeye çalışıyorum bende.Kadir Sütçü adında bir zat.Deprem tahminleri yapıyor sitesinde.Ama dediğine göre araştırmaları varmış bu konuda sadece tahmin değil yani.Bilimsel verilerle tahmin.Bu günden itibaren 72 saat içinde Ege denizinde Yunanistana doğru olan kısımlarda orta şiddette deprem olabileceğini söylüyorlar.Bende buraya takip edebilmem açısından özelikle yazıyorum.Aramızda kalsın ama bu siteye baktıkça rahatlıyorum ben.Çünkü deprem korkusu gerçekten illet bir şey.Sitenin adresini vermeyi unuttum değil mi?Hemen yazıyorum belki sizde göz atmak isterseniz. http://www.dkos.org/
Amannn neyse geçelim sabah sabah bu konuları.Biz büyüyoruz.Evet büyüyoruz artık.Dün akşam baktım da.Kızlarım gerçekten büyüdüler.Artık kendi kendilerine oyun kurabiliyorlar.Karya almış önüne minik ve kel bebeğini.Elinde de oyuncak minik bir kaşık.yemek yedirmeye çalışıyor.Ama tıpkı bizim ona yedirdiğimiz gibi.Sonra benim iki minik kızım birlikte oyunlar oynuyorlar.Genelde kavgayla sonuçlansa da ikisini bir arada oyun oynarken görmek acaip bir duygu.Nasıl anlatsam ki.Karşınızda iki minik insan.Birbirleriyle sohbet edebiliyorlar.Her ne kadar biz tam olarak ne hakkında sohbet ettiklerini anlayamasakda.Öyle ciddi konuşuyorlar ki.
Tam da şu anda aklıma gelmişken yazmadan duramayacağım.Yine dün akşam olan bir şey bu.Karya'nın çişi geldi.Bana diyor ki anne sen kal.Damla gelir beni bekler.KArya yalnız başına wc ye gidemiyor çünkü korkuyor.Ama Damla kendi başına gidiyor karanlık bile olsa çişini yada kakasını yapıyor ya lazımlığa yada klozete.Sonra temizliğini yapıyor lazımlıksa wc ye döküyor, klozetse sifonu çekiyor altını kuruluyor, ellerini yıkıyor sabunluyor dişlerini fırçalıyor vs.Yani neredeyse her işini kendi yapıyor.Eskiden karya korkmazdı, Damla korkardı ama şimdi tam tersi.Damla çok düzenli olacak sanırım.Yani düzenli derken prensipli.Yemekten sonra illaki elelr yıkanacak, dişler fırçalanacak.Hep aynı yastıkta yatılacak.Terlikler yada ayakkabılar mutlaka yerlerine konulacak.Karyanın eşyaları bile parktan Damla tarafından toplanacak çünkü başka çocukların alabilme ihtimali var.Karya da çok düzenli ama Damlanın ki daha farklı.Nasıl anlatılır bu bilemedim ki.Biraz düzensiz yazdım biliyorum.Kafamı toparlayamadım henüz.
Bu arada fotoğraf makinem bozuldu.O yüzden foto ekleyemiyorum.Yeni makine almam lazım.

20 Ağustos 2010 Cuma

ÇOK ŞÜKÜR YENİ BLOGUMA TAŞINDIM

Bir önceki blogumda yaşadığım sorunlar nedeniyle taşınma kararı almıştım.Ben biraz tutucuyum galiba.Maalesef değişiklik yapamadım.Eskisiyle aynı oldu.Ama ben blogumu böyle seviyorum.
Efendim biz bu arada neler yaptık, neler ettik.HAtırlamaya çalışayım.O kadar uzun zaman olduki yazmayalı neredeyse unutmuşum.Tabi bende öyle notlar alma alışkanlığı da olmayınca.Böyle kal gelir insana.Bir düşünelim bakalım.Kızlar konuşmayı iyice ilerlettiler.HAtta Karya şarkı bile besteliyor kendince.Halası İzmire geldiğinde bestelediği bir şarkı var.Adı "acaba bayrak nerde".Sözler de sadece bu var ama o kadar güzel söylüyor ki kızım.Dün akşam da yatarken ben gözlerimi kapadım uyuyorum.O kendince şarkı söylüyor.Şarkının sözleri şöyle.Pinokyo pinokyo, anne işe ııııı, baba işe ııııı, damla, karya hıııı hıııı...Şimdi bu şarkıda pinokyoya anne ve babanın işe gitmediğini söylüyor onu anladım da..herhalde şu Damla Karya hııı hıııı da onlarında sevindiklerini mi anlatıyor.Anlayan varsa beri gelsin.
Akşam WC de Damla çişini yapıyor.O lazımlıkta bende ayakta onu bekliyorum.Başladı ağlamaya.İstediği bir şey olmayınca illaki ağlama vardır bizde.Neyse o ağlarken aklıma Harvey Karp amcanın söyledikleri geldi.HAni şu "Mahallenin Mutlu Yumurcağı"nda anlattıkları.Ara ara deniyorum işe yararmı diye ama hala bir gelişme olmadı bizde.Damla'yla aramızda geçen dialog şöyle.
Damla-ühühhhüüüüüüüüüü
Anne-Ne oldu kızım neden ağlıyosun?
Damla-ühühüüüüüüüüüüü
Anne-Damlacım lütfen ağlamadan söylermisin ne istediğini anlamıyorum seni.
Damla-men bıcı bıcı
Anne-olmaz annecim biraz önce yaptık bıcı bıcı sürekli banyo yapamayız.
Damla-ühühüüüüüüüüüüüüü mennnnn bıcı bıcı
Anne-(kafasında ışık yanar) Damla sen bıcı bıcı yapmak istiyorsun
Damla-eyettttt
Anne-Annecim bıcı bıcı yapmak istediğini biliyorum ama bıcı bıcı yapamayız
DAmla-ühühüüüüüüüüüüüü bıcı bıcı
Anne-bıcı bıcı yapmak istiyosun, bıcı bıcı
Anne-evet bıcı bıcı yapmak istiyosun
Damla-eyettttttttt
Anne-annecim bıcı bıcı yapmak istediğini biliyorum.Ama daha biraz önce yaptık o yüzden yapamayız.
Damla-ühühüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüü
Anne-(başarılı olamayacağını anlayarak) Damla hadi gel seninle dergilere bakalım.
Damla-mamammmm
Çok şükür diyerek çıkıyorum banyodan ve dikkat dağıtmanın en son yöntem olduğunu söyleyen Harvey amcaya bu yöntemlerin neden bizim cadılarda işe yaramadığını sormak istiyorum.Ben mi beceremiyorum acaba anlamadım ki.
Aslında bunu yaparken kendimi çok komik hissediyorum.Mağara adamına bir şeyler anlatmak bana göre değilmiş.İyi ki gerçekten mağara döneminde yaşamıyorum.Yoksa anlaşmazlıktan ölebilirmişim.
Gelelim günlük yaşantımıza.İzmir o kadar sıcak ki.Neredeyse günde iki kere duş alıyor kızlar.Sonra sadece altlarında bir donla geziyorlar bütün gün.BAlkonda yaşıyorlar zaten.Ama balkonda yaşamamızın da kötü bir tarafı var.Damla eline ne geçerse aşağıya atıyor hala.Geçen haftasonu M.pazardan kızılcık aldı.Yıkadım güzelce önlerine koydum yesinler diye.bende mutfağa geçtim.Bunlarbir müddet sonra içeri geçtiler.Bir ara gözüm takıldı balkondaki tabağa.Bomboş duruyor.benim cadıların bu tabağı silip süpürmesi mümkün değil.Hemen balkondan aşağı baktım ve tahminlerimde yanılmadığımı dehşetle farketim.Bütün kızılcıklar aşağıda duruyor bir hışımla içeri girdim.Kim attı o kızılcıkları dedim.Damla "mennn" demezmi.Garibim yalanda söyleyemiyor.Neyse tekrar konuştuk bu kez çok ciddi bir şekilde konuştuk.Tamam söz dedi bakalım ne kadar uygulayabilecek verdiği sözü.Bütün kurulama bezlerim, mandallarım, tarif kağıtlarım bile aşağıda geziyor.Bazen komşuların balkonuna düşüyor.her şekilde yerdekilerin bizim olduklarını anladıkları için insanlar direk bizim eve getiriyorlar.
ufffffffff çok sırtım ağrıdı.Biraz dinleneyim bari.