16 Mart 2011 Çarşamba

ŞÜKÜR KAVUŞTURANA

Uzun zaman oldu biliyorum.Benim canım yazmak istemedi, blogspot kapandı.Nihayetinde uzun bir ayrılık oldu aramızda.Ama ayrılık nereye kadar.İllaki yazmak lazım.Yoksa kuzuların yaptıkları zaman içinde unutulup gidecek.Oysa ki unutulmamalı.Bu blogun açılma amacı onların yaşamından anları kayıt altına almaksa bu yapılmalı.O halde bizde devam edelim.Ara vermek gereksede ara ara vazgeçmemeli amacımızdan.
Efendim kızlar aynen kreşe devam ediyor.Babaannemizin ayağında çatlak oldu ve alçıya alındı.O bizim evde dinleniyor güya.Kızlardan fırsat bulsa dinlenecek kadın ama işte ne yapsın eli mahkum idare etmeye çalışıyor.Ayağında nasıl çatlak oldu anlatmadan olmaz.Çünkü bu durum da benim kızlarla ilgili.Bir cuma günü kızların evde kalmasını istedi babaanne.Uyuyup dinlensinlerdi amaç.O gün öğleden sonra havanın güzel olmasını fırsat bilerek sitenin bahçesinde bulunan basketbol sahasına götürmüş kızları.Yanlarına da top almışlar.Sahada başka çocuk olmadığı için üçü beraber top oynamaya başlamışlar.Nasıl olduysa düz yolda top peşinde koşarken düşüvermiş işte.Bizi aradı, apar topar gittik eve ve işte sonuç 3 hafta alçıda kalacak bir ayak.Babaanne her akşam yatarken kızlara der ki: Çocuğum sabah uyanırsanız hemen benim yanıma gelin, erken kalkarsanız ben size kahvaltı hazırlarım.Aç aç okula gitmeyin.E benim kızlar söz dinler.Sabahın köründe kalkıp babaannelerinin yanına giderler, hadi babaanne kalkalım, acıktık derler.Bu arada saat kaçtır.Önce sabah 06,30'la başlar kalkmalar ve bilumum saatler olarak devam eder.Örneğin sabahın 05,30'u yada sabahın 04,15'i gibi.Biri kalkmazsa mutlaka diğeri kalkar.Tabi babaannenin şikayetleride başlar bu durumda.Ben size sabah gelin gecenin köründe gelin demedim ki der.HAklı kadın.Herkes derin uykudayken benim sıpaların kalkıp kahvaltı etmeleri sonra arabada okula giderken sızıp kalmaları normal değil.Ama ne yapalım dedim ya söz dinliyor akıllı kızlarım.
Çok tatlı dilli oldular.İnsanın yüreğinin yağlarını eritecek kadar tatlı dilliler.Her gün bana "anneciğim, benim cücel annem" deyip boynuma sarılmaları, sabahları giyindiğimde "annem çok cücel olmuşun" demeleri bitiriyor beni.Öyle güzel ifadeleri var ki.Dün arabada eve giderken bir anda didişmeye başladılar.Damla ağlamaya ve KArya diye seslenmeye başladı.Karya da tık yok bu arada.Bir ara DAmla yine Kaaayaaa diye ağlarken KArya döndü ve "ependimmm, tamam aalamaaaa" dedi ve kardeşinin boynuna sarıldı.İkisinin birbirine öyle sarılması mahvetti beni.Gözlerim doldu ve Allah'ım sen ayırma bunları birbirinden diye dua etmeme sebep oldu.
Sonraaaaa, sonraa başka neler var bakalım beyin haznemizde.
Evet birde DAmla ile babamızın muhabbeti var.Bunu da yazmadım sanırım.Damla TV izlemeyi çok seviyor.Neredeyse bağımlı oldu.Özelikle KAyu delisi.Bir gün M.Damla'ya der ki:BAk DAmla çok fazla TV izliyorsun kızacağım ama artık.DAmla: O zaman sende maç izlemeeee.
Çocuk babasını can evinden vuruyor.Ve M.diyecek şey bulamıyor bu durumda.
Olaylar hakkında mantık kurmaları harika.
mesela bir gün güneşin batımı hakkında konuşuyoruz.ben diyorum ki, güneş batıyor ve evine gidiyor, çünkü evinde onu çocukları bekliyor.Damla dan cevap:Ama anne güneş insan değil ki, onun nasıl çocukları olur.Ben dumur...
Yine dün akşam güneşin batımıyla ilgili:Damla, güneş gidiyo geliyo, gidiyo geliyo ve sonra sıcak oluyo bahar geliyo.Yani biz artık domana (dondurma) yiyebiliriz.
NAsıl ama.Güzel çıkarımlar değil mi?
Aklımdakiler bunlar.Ara ara yazacağım yine.Bizde inciler başladı tükenmez artık..

1 yorum:

Tuğra'nın Annesi Emine dedi ki...

Özlemiştik çok, hoşgeldiniz :))